1982 Mart’ ında Özal’ın liderliğinde çok büyük bir ticaret heyetiyle Hafız Esad’ın davetlisi olarak Şam’ ı ziyaret ettik.
Hafız’ ın kardeşi ve muhaberatın başındaki Rıfat Esad komutasındaki özel ordunun gerçekleştirdiği Hama katlimanın hemen ertesindeydi ziyaretimiz ve Şam oldukça gergindi..
O dönem başta iplik sanayi olmak üzere Türk tekstil sektörü yeni gelişiyordu. Ancak özellikle 1982’de spekülatörler pamuk fiyatlarını şişirmiş ve tesisler yükselen fiyatlar yanında işleyecek pamuk sıkıntısı nedeniyle üretimlerine ara vermişti.
Özal akşam geç vakit odasına çağırdı beni, acaba Suriye pamuk satmaz mı nabızlarını yokla dedi..
Suriye’ de hububat bakliyat ürünlerini devlet adına satın alan bizim TMO muadili Mekteb Hubub’ un satışa çıkardığı ürün ihalelerine girdiğimiz için yönetim kademesini tanıyordum.
Özal’ ın teklifini ilettim, ancak ‘pamuğumuzu yıllarca Sovyetler Birliğine satacağımıza ilişkin ikili anlaşmamız var, karşılığında da silah ve uçak alıyoruz’ yanıtını aldım ve Özal’ a ilettim.
Özal’ ın gerilen yüzünü ve bana verdiği yanıtı ömrüm boyunca unutmadım:
“Yazık, Sovyetler hurdalarını satıyor bunlara, eninde sonunda silahların işe yaramadığını görmekle kalmayacak, batacaklar”
Tek kurşun atamayan, uçak kaldıramayan Suriye ordusunu ve Beşar Esad’ a inanan milyonlarca insanın yüz üstü kalışını izledikçe 42 yıllık anılar canlandı hafızamda nedense..
A. Ayan 9 Aralık 2024