“Niye çevremdeki insanlar istediğim gibi değiller, niye bunca iyi davranışlarıma rağmen hep kötülük, nankörlük, sadakatsizlik/aldatma, ikiyüzlülük, yalancılık, hainlik vs. görüyorum? Ben bunları hak edecek insan mıydım” gibilerinden düşüncelerle yakınıyorsan, güceniyorsan, küsüyorsan, isyan ediyorsan, bil ki yanılıyorsun.
Çünkü şu dünya denilen okulda kimsenin çevresi pürü pak, tertemiz ve en ideal insanlarla asla çevrelenmez, çevrelenemez, ister en yüksek vazifeli ya da ister dünyanın en iyi insanı olsun. Örnekleri görülmüştür zaten, bak o pırıl pırıl insanların hayat hikayelerine, biyografilerine ne davranışlara maruz kaldıklarını, ne hainliklerle, ne acımasızlıklarla karşılaştıklarını vs. görürsün.
Dünya cennet değildir; öncelikle, her şeyden önce bu gezegende ya da okulda her seviyeden varlığın bir arada yaşadığı, her seviyeden varlığın birbirlerine sınav oluşturduğu ve birbirlerine bir şeyler alıp verdikleri gerçeğini unutma!
İster eşin olsun, ister sevgilin, ister kendine dost bellediğin kişi, ister arkadaşın, ister meslektaşın, ister kendine daha yakın veya daha uzak gördüklerin olsun; hiçbiri asla dört dörtlük olamaz ve olmayacaktır, hattâ belki aralarında “şeytanın ayaklı temsilcisi” olarak yorumlayabileceklerin de olacaktır.
Onlar seni elbette; kimi zaman sevecek, kimi zaman nefret sınavıyla ya da başka sınavlarla karşılaştıracak, kimi zaman sevindirecek,
kimi zaman incitecek, kıracak, kimi zaman terk edip üzecek, acılarla baş başa bırakacak ve ama sonuçta, gerektiği gibi olmanı veya o yolda adımlar atmanı sağlayacaklardır…