Eskiden yankesiciler, bir adamın cebini boşaltmak istedikleri zaman, dikkatini cambaza odaklayıp arada parayı götürürlermiş
Ateistler de sebepleri ilah yerine koyup imana şüphe vermek için kader inancına saldırıyorlar. Bunu deprem hadisesinde de gördük.
Fay hattı ve diğer maddi sebeplere bakıp o fay hattını elinde tutan ilahi kudreti görmüyor.
Mahkemede katil ben değil kurşun ve tabanca öldürdü diye kendini müdafaa etse alacağı cevap belli.
Tetiği çeken yani fay hatlarını hareketlendiren yani o düzeni kuran ve işleten kim?
Fay hattını inkar eden mi var?
Sebepler adi ve aciz, aynı zamanda cahil. İlmi iradesi kudreti yok. Yoklardan sermaye kuramazsın ki. Bin cahilin bir araya gelmesinden bir alim çıkar mı?
Sebepler sıfır hükmünde. O sıfır bir sayının önüne getirip değerlendiren Allah. Sebepleri icraatına perde yapıyor.
Kalemle kağıda yazoyorsun Yazıyı kalem yazdı ama. O kalemi hareket ettiren ilim irade güç sahibi insan var.
Bin tane sıfırın toplamı yine sıfırdır.
Fay hatları ve levhalarına büyük bir hikmete binaen hareket verilmiş. .Yeryüzünün canlılığın alameti bu.
Bakın fay hareketleri olmasa yeryüzünde belki de hayat duracak. Yeyüzündeki tüm şekiller madenlerden petrollere fay hareketinden ortaya çıkıyor. Hazinelerin kaynağı dağlar.. Bereketli ovalar da.
Levhaların üzerinde kaydığı magma tabakası dünyanın hayat kaynağıdır. Yanar dağlardan yeryüzüne yayılan magma malzemesi bize tarım için çok elverisli mineraller açısında çok zengin toprakların oluşumuna analık eder.
Sanayi ve medeniyetimiz için gerekli birçok maden magmanın yer kabuğu kırıklarından yukarı dağru hareket edip insanın ulaşabileceği sığ derinliklerde kristalleşmesi sonucu oluşur.
Yanar dağlardan çıkan CO2 gazı yerküremizin ortalama sıcaklığının 15 C de durmasında önemli bir role sahiptir.
Yoksa dünyamız çok daha soğuk olacak ve belkide bildiğimiz bu hayat şekli olmayacaktı. Depremler, rüzgarlar, termal kaynaklar, yanardağlar aslında gezegenimizin sağlığının yerinde olduğunun da bir göstergesidir.
Depremler olmayı bıraktığında sıradağlar, volkanlar, karalar da oluşmayı bırakacak ve muhtemelen bildiğimiz Dünya artık sona erecekti.
Demekki fay hareketi de deprem de Allah’ın binlerce düzenin bir parçası..
Herşeye hükmeden bir hükümdar, bu kadar büyük bir olayın kendi izni, isteği ve iradesi dışında, kendi kendine, amaçsız, gayesiz gelişmesine müsaade eder mi? Elbette etmeyecektir.
Bizim ilahiyatçılarımız bunları dile getirmekten çekinmemeli.
“ZİLZAL SURESİ” depremlerin başıboş ve tesadüfi olmadığını “emir tahtında hareket ettiğini” ifade ediyor.
Bizim ilahiyatçılar niçin ses çıkaramıyorlar. Onlar da haklı. Çünkü “taşlanmaktan” korkuyorlar. Birilerinin yaygarası çok yüksek sesle çıkıyor.
Ve asıl sebep…
Deprem, “Takdir-i İlâhi” iledir dediklerinde, gelecek sorulara cevap bulamıyorlar.
Halbuki Risalere baksalar “Deprem Risalesinde” tüm bu sorulara tatmin edici cevapları görecekler.
Demekki çağın tefsirini göz ardı ederseniz çağdan kopar ve çağın sorularına cevap veremez halegelirsiniz.
Risalede geçen sadece şu misale bakalım:
Diyelim ki bir adam birini bir tüfekle vurdu. Savcı olay yerine geliyor. “Haa, bunu mermi öldürmüş.” deyip geçip gitmiyor
“Bu mermi nereden ateşlenmiş?”
“Kim ateşlemiş”
“Ne için ateşlemiş, gayesi neymiş?”
…
Deprem fay hattı mı yoksa Allah’ın takdiri ile mi oldu diye sormak, “Bu adamı mermi -ya da tüfek- mi yoksa tetiği çeken mi öldürdü?” demek gibi bir durum ortaya çıkarıyor.
Tetiği kim çekti, neden çekti diye sorduğumuzda ateizm adına pusuda bekleyen adam tüm cahilliğiile ortaya çıkıyor.
Meydanı ateist cahillere bırakmamak lazım.
