featured
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. Mehmet Açık’ın kaleminden; “Kudüs”

Mehmet Açık’ın kaleminden; “Kudüs”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

DÜNDEN BU GÜNE Kudüs Ve Filistin…

İnsanlığın ve medeniyetin ilk beşiği olan bu topraklarda güneş bir başka doğuyor.

Kısa bir süre önce Filistin’e ziyaretimiz oldu. İsrail tarafından tellerle, duvarlarla, kameralarda kuşatılmış Filistin…

Malumunuzdur Filistin’e gidecekseniz önce Tel Aviv’e gitmeniz gerekir. Tel Aviv sonradan büyümüş bir kent. Pek bizlikte değil. Oradan Yafa ’ya geçtik.

Yafa tam bizlik… Öylesine ki hangi sokağa baksan, hangi duvara yaslansan ben Müslümanım diye haykırıyor gayrimüslimlerin ortasında…

Cennet Mekân 2. Abdülhamit Han’ın yaptırdığı saat kulesi, Sultan 2. Mahmut’un yaptırdığı cami ve birçok Osmanlı eseri hala ayakta ve direniyor zulmün kahredici bakışlarına…

Tabi birçok Osmanlı eserini yok etmiş İsrailliler ama kentin ruhuna işlenmiş İslam nişanını silememişler.

Yafa’nın taşları Müslümanlardan çok daha fazla gayretli direnmek konusunda…

Yafadan Beytülhalim’e geçtik… İsraillin kahredici ve hapishaneleri andıran duvarları aşa aşa…

Meryem annemiz burada Hz. İsa’yı dünyaya getirmiş. Yaklaşık Kudüs’e 13-14 km lik bir mesafede. Doğuş kilisesi bütün Hristiyan mezheplerinin ortak birkaç noktasından biri. Osmanlımız burayı alırken doğuş kilisesinin kapısı yaklaşık 3 mt boyundaydı ve herkes atla kilisenin içine kadar girmekteydi. Zaten doğum yapılan mağarada killisinin içinde küçük bir kayalığın içinde. Ecdat buraya saygıyla girilir demiş ve kapıyı yaklaşık 90 cm ye indirmiş. Buradan eğilerek ve saygıyla girin demiş…

Şimdi bunun adı medeniyet değil de nedir? Saygı değil de nedir?

Üçüncü durağımız El Halil kenti oldu…

Filistin baştanbaşa beyaz kesme taşlardan müteşekkil bir konaklar ülkesi sanki. Midyat’ı andırır ama hiçbir yere de benzemez…

El halile Yahudilerin girişi yasak… Tabi Yahudiler de nereye girmek istemediklerini iyi bilirler. Ebrehenin tohumları Filistin topraklarını parsel parsel almışlar… Ortalık villa kentlerden geçilmiyor dersek yanlış olmaz herhâlde…

El halil’de Hz. İbrahim caminin içinde, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf’un kabirleri var…

Bu caminin kontrolü İsrailli askerlerin elinde ve yılda sadece 10 gün Müslümanlar ziyaret edebildiler…

İbrahim as. İshak as. ve Yakup as. mın kabirleri açıkken Yusuf as. mın kabri ne giriş çıkış yasak. Mevlit kandili Filistin’de resmi tatildir ve bizler mevlit kandilinde gittiğimiz için o gün açıktı kabirler ve arkadaşlardan farklı olarak ben Güzel yüzlü peygamber Yusuf as. mında kabrini ziyaret edebilme şerefine nail oldum.

Nasıl bir duygudur bilemezsiniz. Kalbiniz göğsünüzün içinden çıkacak sanırsınız. Kalp bu dayanır mı, içerde Allah dostları dışarda Allah dostlarının düşmanları…

Caminin yanında Filistin tarafında kalan kısımda TİKA tarafından restore edilmiş bir aş evi mevcut. Buradan büyük kazanlarla çorbalar yapılır ve dağıtılır herkese…

El Halil güzel ama bakımsız bir kent…

Kalbi İsraillin elinde çırpınan bir biçare kent…

Sonraki durağımız Eriha şehri oldu. Kendinizi Çukurova’nın düzlüğünde hissedersiniz. Düzlüğe bol hurma ağacı ekleyin ve çok yaşlı zeytin ağaçları. Rivayete göre İsa as. dan kalma ağaçlar var bu şehirde ve çok güzel bir kent… Yanı başında yada birkaç km uzağında Lut as mın gölü var. %37 si tuz olan bu ölü denizde canlı yok. Tıpkı Filistin’de Müslümanlara hayat olmadığı gibi…

Yol üstünde Musa as.mın kabrine uğradık. Ankara’nın tepelerinin birini andıran bir tepenin yamacında, çok güzel bir Osmanlı külliyesinin içinde kocaman bir mezar… İçinde İsrail oğullarından en çok çeken ulu’l-azm peygamberlerinden biri Hz. Musa…

Ona da misafir oldu yüreğimiz… Bin şükür…

Sırada Kudüs var yatsıya yetişeceğiz heyecanı var kalbimde ama görün ki aracımız bozuldu. O akşam yatsıyı kılamadık mescidi aksa ’da. Ama sonra ki gün tüm kalbimle baktım Mescid-i Aksa’ya… Zeytin dağından aşk dokuyan bakışlarla herkes gibi ama herkesten farklı bir doya doya baktım…

Kudüs öyle bir şehir ki Kudüs’ü yöneten dünyayı yönetir.

Kudüs’e hükmeden dünyaya hükmeder… Ondan Kudüs bizim kırmızıçizgimizdir. Eski şehrin Surları Kanuni Sultan Süleyman tarafından onarılmış veya yeniden inşa edilmiş. Surların toplam uzunluğu 4200 mt ve üstünde insanlar rahatlıkla yürüyebilirler.

Hz. Davut’un kabrini de ziyaret ettik bu arada. Ona peygamber değil kral diyor Siyonistler… Varsın size kral olsun biz biliriz aslını.

Kubbe tul sahra ve Mescid-i Aksa’ya doymak imkânsız. Burak mescidinin duvarını gözyaşlarıyla kirletedursun Yahudiler ama biz bir gün elbet Kudüs’ü alacağız diye haykırmak geliyor içimden…

En çok da zoruma giden şey, yatsı namazından sonra Mescid-i Aksa’nın kapatılması. Düşünsenize sabahlamak isterseniz izin yok. Yatsı bitti kapanıyor kapılar. Dilediği zaman açıp dilediği zaman kapatıyor Siyonistler.

Ortada Filistin diye bir devlet bırakmamış İsrail. Her tarafı kontrol ediyor. Bir devletten bahsediyor olsanız onun bir sınırı olur. Filistin’in bir sınırı yok. Sınırlar İsrail’in elinde ve Yahudiler her gün biraz daha ileri gidiyorlar.

Kudüs gün be gün Müslümanların elinden gidiyor. Bir an önce bir şeyler yapılmalı ve buna dur denilmeli. Kudüs bu saatten sonra 3. Dünya savaşı sebebidir demedi demeyin.

Çünkü Tüm semavi dinler oradan hak iddia ediyor. Ama tabi bunların ötesinde Yahudilerin her türlü oyun ve fitnesinin de elinde duruyor Kudüs.

Ömrünüzden geriye sadece bir gün kaldığını öğrenirseniz şayet gidin ve o günü Kudüs’te geçirin derim…

Sevgi ve saygı ile.

Aralık 2017
GHA – Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet Açık

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Mehmet Açık’ın kaleminden; “Kudüs”
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin