-SİNAN ATEŞ –
Alevi bir gencim …babam ben çocukken ölmüş … annem,beslediği koyun ve inek sütü satarak kıt kanaat büyütüp okuttu beni …
Ankara siyasal da okuyup mezun oldum mülkü amir olmayı hak ettim …bir çok yere başvurdum ancak kaymakam olarak işe başlamam hep engellendi …
Anneme başka iş bakayım çalışayım dedim …annem ısrarla kaymakam olmamı istiyor ve fakat kaymakam olarak görev almam için ‘ dayı ‘ bulamıyorum … ancak annemi de başka bir iş tutmam hususunda ikna edemiyorum …
Nihayet Ankara’da rüşvet karşılığında kaymakamlığa başlamamı sağlayacak birini buldum , ama çok para istiyor … annem ; merak etme oğlum evde ki koyunları inekleri satalım git o adamla görüş konuş diyor …
– Ama anne bunu sana nasıl yaparım ne yiyip ne içeceksin diyorum , dinletemiyorum sözümü ; illede kaymakam olarak görmek istiyorum deyip duruyor …ve sonunda ahırımızda kaç koyun inek varsa sattı annem … o parayı alıp buluşacağım adamla rendevulaştığımız Ankara çukurambar da Mado ya gelip beklemeye başladım adamı …
Kaç gündür Ankara’da oteller de yatıyorum … sattığımız koyun inek paraları bitmesin diye çoğu gün aç geziyorum ve Mado da beklediğim kişi bir türlü gelmedi …
Mado dan dışarı çıktım annemi aradım gözlerim dolu …annem telefonun öbür ucunda ben çukurambar caddelerinde telefon kulağımda ağlıyoruz …gelen geçen bana bakıyor , ama aldırmıyorum ağladıkça gayri ihtiyari sesimin yükseldiğini de farkediyorum ….
Karşımda 5-6 takım elbiseli heybetli kişi geliyor ve en çok bunlar bakıyor bana … sırtımı döndüm ağladığımı görmesinler diye ve geçip gittiklerini sanıyorum … hala annemi ikna etmeye çalışıyorum ; bak anne dedim kaç gündür adamı bekliyorum ama bir türlü gelmedi gelmiyor … cebimde ki para bitmeden geleyim ve sattığımız koyunları inekleri tekrar alayım deyip telefonu kapattım … elimle gözyaşlarımı silip arkamı döndüm …
Demin yanımdan geçen beş altı kişi dediğim kişilerden biri elini uzattı bana “ ben Dr Sinan Ateş … istemeyerek konuşmalarını duydum .. bak karşı binada ki 8. katta ofisim var.. gel bi çay içelim “ dedi … o kadar çaresizdim ki hiç tanımadığım bu insanların peşine takılıp ofisine gittim … eli mi yüzümü yıkadım çay içip derdimi anlattım , ardından çorbalar geldi … ben çorbamı içerken Sinan Ateş bir telefon görüşmesi yapıp kapattı … belli ki konuştuğu bakan dı … çorbamı bitirir bitirmez Sinan Ateş in iki arkadaşı bana eşlik edip arabayla götürüp birine teslim ettiler … gittiğim yer çok ilgi gösterdi bana ve bazı evraklar düzenleyip imzaladım çıktım oda dan … sonra eve annemin yanına döndüm … koyun paralarını iade ettim …üç beş gün sonra görev yerim bildirildi bana ve görevime başladım …
Annem o kadar mutluydu ki çocuklar gibi … iki de bir illede şu adamı ( Sinan ) al gel misafir et bize oğlum der durur du … tamam anne söz bir gün o yapız delikanlıyı alıp getirecem sana diyordum …böyle bir düşüncem var dı Sinan ı alıp anneme götürmeyi planlıyordum ki … fazla geçmedi çukurambar da ağladığım aynı cadde de Sinan Ateş in vurulduğunu öğrendim … yıkılmıştım … önce annemi aradım ; anne dedim … gerisini getiremiyorum ağlamaktan … yutkuna yutkuna tekrar anne dedim Sinanı vurmuşlar … daha evvel hiç duymadığım feryad sesi figan sesi duydum annemden … annem ordan ben km lerce uzakta makam odasında ağladık …
Sonra cenazenin defnedileceği günü öğrendim ve Vali den Sinan Ateşin cenazesine katılmak için izin istedim … Vali ; katiyen olmaz dedi
Boş kağıt imzaladım valinin önüne koydum …nasıl bir işlem yaparsan yap istersen kov dedim çıktım oda dan ..,
Gittim cenazeye mahşeri kalabalık
Ve anladım ki Sinan Ateş i yalnızca ben değil milyonlarca insan sevmiş …
Vali mi ? sevgiyle saygı takdirle sarıldı bana …
*
Sinan’ın başka bir hikayesini daha yazmak üzere sevgi ve saygıyla…M.Kahya
Ülkücülük ilkesini bilmeyenlere hitaben..!
GHA – Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet Açık