ŞEKER KOKUSU — Mehmet Açık yazdı
O çok istediği hedefine ulaşmış ve zengin olmuştu artık. Çok uzun yıllardır kurduğu hayalinide gerçekleştirmek istedi ve çocukken”birgün zengin olursam,babamın her haftasonu eve gelirken bir tane getirdiği, o çok sevdiğim şekerlerden doyuncaya kadar yiyeceğim”sözünü aklından geçirerek ve gülümseyerek en yakın marketin yolunu tuttu.Artık zengindi ve dilediğince alabilirdi o şekerlerden.Rafları gezdi ve aradığı şeyi bulmuşluğun sevinciyle gözleri parladı.Tam bir koca kutu aldı ve evine gitti.Daha ilk paketi açıp tadına bakınca, ne tadı nede kokusunun aynı olmadığını anlamıştı…
Hemen yardımcısını çağırdı ve şeker şirketini araştırmasını istemişti.Aradan birgün geçmiş ve bir dosya getirilmişti önüne.Ozamanlar küçük bir dükkan olan işyeri geçen onca seneden sonra büyümüş ve artık uluslararası satış yapan bir firma haline gelmişti.Ozamanki dükkanın ustası ise patron olduğu için artık, şirketinde çalışan binlerce eleman yapıyordu şekerleri.-“Demekki bu yüzden tadıve kokusu tutmadı şekerlerin” diye düşündü kendi kendine. Nede olsa şekeri yapan usta çok mühimdi.El ayarı dedikleri şeyde çok önemliydi…
Zengin adam hayalinin peşini bırakmadı ve ertesi gün kalkıp şeker şirketinin yolunu tuttu. Maddi açıdan zor durumda olduğunu öğrendiği şirkete ortak olmak ve büyükte bir yatırım yapmak istediğini söyledi… Ama bir şartla…Şartını ise şöyle söyledi şirketin yaşlı patronuna.-“Ben küçükken babam her haftasonu sizin dükkanınızdan bir şeker alır getirirdi bana.Tadı ve kokusu enfes bu şekerlerden kutu kutu yemek isterdim ama fakirlik işte.Ancak birtane alabiliyordu babam.
Ve ben bir gün söz verdim kendi kendime. Eğer birgün zengin olursam dıyuncaya kadar bu şekerlerden yiyeceğim.Fakat siz işlerinizi büyütmüşsünüz ve patron olmuşsunuz.Elemanlarınızın yaptığı şekerlerden ne o kokuyu, nede tadını alamadın malesef.Sizden ricam benim için üretimhaneye gidip benim için aynı kokulu ve tadı olan şekerlerden yapmanız… – “
Koskoca patron şirketini zor durumdan kurtaran ortağına karşı çıkamamış ve hemen önlüğümü takıp belki yirmibeş sene sonra üretimhanenin yolunu tutmuştu.Ve kendinden istenileni yapıp şekerleri ortağı olan genç adamın önüne getirdi. Heyecanla şeker paketini açıp tadına ve kokusuna baktı genç adam. Yine olmamıştı.Ne aynı koku, nede aynı tadı vardı…Şirket sahibinden belki onca yıldan sonra el ayarını tutturamadığını söyleyerek tekrar şeker yapmaması için ricada bulundu. Ve tekrar üretimhanenin yolunu tuttu adam.Bu olay belki beş defa böyle tekrarlanmış, genç adam hayalindeki, çocukluğundaki o şekerin kokusunu ve tadını bir türlü alamamıştı.Üzgün bir şekilde evine gitmek için kapıdan çıkarken, yeni ortağı olan şeker şirketinin sahibi, – “Babanız yaşıyormu?” – diye sordu genç adama. Babasının uzun yıllar önce öldüğü cevabını alınca ise, sadece bir paket şeker uzattı ve yolcu etti yeni ortağını…
Genç adam zengin olsa da hayalini gerçekleştirememenin üzüntüsüyle evine varmış, ve elindeki şeker paketine bakmaktaydı hüzünlü bir şekilde. Sonra neden üzerinde bir kağıt olduğunu gördü.
Kağıdı açıp okuduğunda ise gözlerinden yaşlar boşalmıştı. Şöyle yazıyordu kağıtta;-“Çocuklukluğunda yediğin ve hayalin olan hiçbir şekerde o kokuyu o tadı bulamayacaksın artık. Bu şekerleri gerçek ustası, yani ben yapsam bile.. Çünkü sana o şekerleri baban getiriyordu ve şekerin üzerine sinen babanın kokusuydu. Ve şekerleri baban getirdiği için bu kadar tatlı oluyordu.