Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin hazırlanan iddianame tartışma yaratırken, bugüne kadar ortaya çıkan bilgiler Ateş’in “örgütlü” bir şekilde takip edildiğini ve öldürüldüğünü ortaya koyuyor. Sinan Ateş’in takip edilmeye başlandığı tarih ile kendisine yakın olan Mersin’de eski Ülkü Ocakları İl Başkanı Çağrı Ünel’e saldırı girişiminin zamanının örtüşmesi dikkat çekiyor. Ancak bu kesişme iddianamede yer almıyor.
16 SUÇTAN ARANIYORDU AMA…
Sinan Ateş’i öldürme görevi verilen İstanbul Maltepe merkezli çetenin mensupları, firari olmalarına karşın yakalanmıyor. Adeta cinayet için elde tutuluyorlar. Torbacı çetenin lideri ‘Dodo’ lakaplı Doğukan Çep, 11 yıl önce Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerine karşı yürüyüş yapan gençlere ateş açmış, Hasan Ferit Gedik’i öldürmüştü. İki yıl bile hapis yatmadı. 2018 yılında 35 yıl hüküm giydi. Sinan Ateş cinayeti nedeniyle yakalandıktan sonra polis ona şu soruyu sordu: “Epey uzun bir zamandır 16 ayrı suçtan aranıyorsunuz, bu süre zarfında neler yaptınız, nerelere gittiniz?”
Yani Doğukan Çep, 16 suçtan aranmasına karşın İstanbul’da elini kolunu sallayarak gezmiş. Doğukan Çep bu soruya verdiği yanıtta “Firar olduğum zamanda hep İstanbul’daydım, üzerimde kimliğim hiç olmadı, herhangi bir düzenim de olmadı. Çekmeköy’deki polislerin bastığı ikametimde kalıyordum” dedi. Ayrıca Alemdağ’da bir sitede kaldığı da belirlendi. 1877 Alemdağspor Kulübü’nün binasında vakit geçiriyordu. Hatta Kocaeli’ndeki bir otele para tahsilatı için silahlı bir baskın düzenleyip ateş açmıştı.
Doğukan Çep suikasttaki en kilit isimlerden.
POLİS KONTROLÜNDE BIRAKILDILAR
Doğukan Çep’ten talimat alan ve Sinan Ateş’i öldüren tetikçi Eray Özyağcı ise farklı suçlardan hükümlüydü, 3 yıldır firariydi. Doğukan Çep ile birlikte mekânlarda cirit atıyorlardı. Otel baskınında o da vardı.
Sürekli onları taşıyan ve Alemdağ’daki bir durağa bağlı olan iki taksicinin iddianamedeki ifadeleri dikkat çekti.
Sinan Ateş cinayetine yardım suçundan yargılanan taksici Caner Günay şöyle dedi:
“Eray ve Doğukan ile 3 ay önce İstanbul Sancaktepe Sarıgazi Mahallesi’nde polis ekiplerinin uygulama noktasına girdik. Şahıslar, T.C. kimlik numaralarını söylediler ama bir şey olmadı. Doğukan ile yaklaşık 5-6 ay kadar önce Kartal Köprüsü’nde aynı durum yaşandı. Herhangi bir gözaltı işlemi yapılmadı. Yine davanın sanığı olan diğer taksici Umut Ersoy da “İstanbul’da Bostancı Köprüsü, Ataşehir, şu an hatırlayamadığım birkaç yerde polis uygulamalarına girdik. Burada ben de Doğukan da kimliklerimizi verdik. Herhangi bir olumsuzluk olmadı, yollarımıza devam ettik.”
Tetikçi Eray Özyağcı, talimatı Doğukan Çep’ten aldı.
CİNAYET BÜRO AMİRİ SKANDALI
Sinan Ateş cinayeti organizasyonunun devlet içindeki bağlantıları ürkütücü. İddianamede cinayetin azmettiricisi olarak suçlanan ama Ülkü Ocakları’ndaki yöneticilik faaliyetleri özenle gizlenen Tolgahan Demirbaş, Emniyet’in kapalı sistemindeki bilgileri polislerden almış. Hatta Sinan Ateş cinayetini soruşturan Ankara Cinayet Büro Amiri Mustafa Aykal ile cinayetten aylar önce Facetime üzerinden defalarca görüşmüş. Cinayetten bir gün önce Tolgahan Demirbaş ile Mustafa Aykal, Facetime üzerinden 5 görüşme yapmış. Tolgahan Demirbaş’ın telefonunda sildiği ama özel bir programla geri getirilen mesajlara göre; Tolgahan Demirbaş, Cinayet Büro Amiri Mustafa Aykal’a Sinan Ateş’in cep telefon numarasını sorgulatmış. 10 Mart 2022’de cinayetten 8 ay önce yapılan yazışmalar şöyle:
Tolgahan Demirbaş: Amirim bizim GB istedi de. 0505 529 xxxx numarası bu adres lazım bize. Sana zahmet olmazsa”
Mustafa Aykal: Bakalım reis.
Mustafa Aykal: Reis önceki GB’ye (Genel Başkan’a) çıkıyor bu numara.”
Tolgahan Demirbaş: Aynen, reis, onun ipini çekmişler.
Mustafa Aykal: Birazdan arıyorum reis.
Tolgahan Demirbaş, bu adresi Sinan Ateş’in evinin karşısına pankart asmak için istediğini savunuyor. Ama mesajda çok açık şekilde ‘Onun ipini çekmişler’ yazmış.
KENDİ SUÇUNU GİZLEMİŞ
Diğer mesajlarda ise iddianamede Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı olduğu gizlenen Emre Yüksel, Tolgahan Demirbaş’a Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’in araç plakasını gönderiyor. Bu aracın bilgilerini istiyor. Tolgahan Demirbaş da yine Cinayet Büro Amiri Mustafa Aykal’dan bilgileri alıyor. O anda Avukat Ali Yücel’in otomobilinin nerede olduğuna dair konum bilgilerini Emre Yüksel’e iletiyor.
Bunlar gerçekten akıl almaz skandallar.
Sinan Ateş cinayetini soruşturan Cinayet Büro Amiri, cinayet organizasyonunda yer almış. Yani aylarca bu soruşturmayı yürütürken failler arasında kendisinin olduğunu gizlemiş. Tolgahan Demirbaş’ın silinen mesajları geri getirilince bu gerçek ortaya çıktı.
ESKİ MİT’Çİ KONUM VERİYOR
Skandallar bitmiyor, devlet içindeki karanlık yapılanma faaliyetlerine devam ediyor. Tolgahan Demirbaş, Mart 2022’de eskiden MİT’te memur olarak çalışan Çağlar Zorlu’dan Sinan Ateş’in anlık sinyal bilgilerini istiyor. Zorlu, konum bilgisini Demirbaş’a gönderiyor.
Demirbaş, 2 Nisan 2022’de tekrar Zorlu’ya mesaj gönderiyor ve “Aynı talebi yenileme ihtimalimiz var mı’’ diye soruyor. Çağlar Zorlu mesajların devamında “İstanbul’da bulamadılar mı?” yazıyor. Tolgahan Demirbaş, “Olumsuz abi, yer uygun değildi” diye yanıt veriyor. Çağlar Zorlu ertesi gün Sinan Ateş’in Kırşehir’de bulunduğu adresin bilgisini mesajla gönderiyor. Çağlar Zorlu, bu konum bilgilerinin doğru olmadığı, başından savmak için Tolgahan Demirbaş’a gönderdiğini öne sürdü.
Sinan Ateş’in uzun süre çok sıkı ve devlet olanaklarıyla takip edildiği anlaşılıyor. Cinayet şebekesi, uçuş bilgilerine de kolayca ulaşıyor. Tolgahan Demirbaş, 14 Mart 2022’de Sinan Ateş’in uçuş bilgilerini Esenboğa Havalimanı’nda çalışan Gürsel Horat’tan istiyor. Yine iddianamede gizleniyor ama Gürsel Horat, eski Ankara Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı. Gürsel Horat, Tolgahan Demirbaş’a, Sinan Ateş’in uçuş kaydını gösteren bilgisayar ekranından çekilmiş fotoğrafı yolluyor. Mesajlar devam ediyor:
Gürsel Horat: Başkanım siz daha iyi bilirsiniz Sinan silahla geliyordu limana. Haluk’un oradan geçebilir.
Tolgahan Demirbaş: Doğrudur reis. Bence de öyle olacak. Ona göre yapacağız planı.
ADRES VE TELEFONUNU SORGULATTILAR
Devletin kapalı veri sistemlerinden bilgileri alan sadece Demirbaş değil. Demirbaş, Ankara Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısı (İddianamede bu da yazmıyor) Suat Yılmazzobu’ya Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’e ait kimlik bilgilerini gönderdi. Adres, telefon bilgilerinin sorgulatılmasını istedi. Suat Yılmazzobu, 8 Nisan 2022’de Sinan Ateş’in ailesi ile yaşadığı Ankara’daki adresi ve telefon bilgilerini sorgulatarak Tolgahan Demirbaş’a gönderdi.
Aynı gün Burak Kılıç, Ayşe Ateş’in yaşadığı binanın fotoğraflarını çekerek Demirbaş’a gönderdi. Burak Kılıç, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısıydı, yine iddianamede yazılmadı. Ayrıca MHP yönetiminde olan Etimesgut Belediyesi’nde çalışıyor görünüyordu.
27 Aralık 2022 günü İstanbul Özel Harekât Şube Müdürlüğü’nde görev yapan polisler Aşkın Mert Gelenbey ile Murat Can Çolak, Doğukan Çep ve tetikçi Eray Özyağcı ile İstanbul Ataşehir’deki bir otoparkta buluştu. İki özel harekât polisi, hakkında yakalama kararı olan tetikçiyi ‘61 OF XXXX’ plakalı siyah minibüs ile İstanbul’dan Ankara’ya götürdü. Uygulama yapan polisler, Ankara’nın girişinde minibüsü durdurdu. Ancak minibüsü kullanan Aşkın Mert Gelenbey polis kimliğini gösterdi. Böylece katil yoluna devam etti.
TÜM BİLGİLERİ KATİLLERDEYDİ
Sinan Ateş, 30 Aralık 2020 günü Ankara Çukurambar’da öldürüldü. Doğukan Çep’in Ankara’ya gönderdiği Suat Kurt, 5 gündür keşif yapıyordu. Adres, telefon ve plaka bilgilerini Doğukan Çep’ten almıştı. Sinan Ateş’i yanında iki kişiyle cuma namazına giderken görmüş ve Doğukan Çep’e bildirmişti. Bu sırada tetikçi Eray Özyağcı’yı motosikletle Vedat Balkaya getirdi. Eray Özyağcı pusuya yatmıştı. Suat Kurt, Sinan Ateş ile Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik’in cuma namazından döndüğünü gördü ve Doğukan Çep’e söyledi. Eray Özyağcı, bir panelvanın arkasından çıkarak Sinan Ateş ve yanındakilere kurşun yağdırdı. Otopsi raporuna göre; Sinan Ateş’e isabet eden beş kurşundan dördü öldürücüydü. Selman Bozkurt da sırtından vuruldu.
Tetikçi Eray Özyağcı, Vedat Balkaya’nın onu kaçırmak için beklediği motosiklete atladı, kayıplara karıştılar. Tolgahan Demirbaş, tetikçiyle bulaşacağı yerin konumunu Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’e gönderdi. Bu konum daha sonra tetikçi Eray Özyağcı’ya geldi. Tolgahan Demirbaş’ın Konya yolundaki bir akaryakıt istasyonunda tetikçi Eray Özyağcı’yı otomobiline alarak kaçırdığı güvenlik kameralarına yansıdı. Tetikçinin kaskını atarak arabasına bindiği anın kamera kayıtları vardı. İfadesinde bu söylenince “Kamera kayıtlarını kabul etmiyorum” dedi. Önce Gölbaşı tarafında bir yere tetikçiyi bıraktı. İddianameye göre; Emre Yüksel ve Tolgahan Demirbaş, akşam siyah bir otomobil ile tetikçiyi alıp İstanbul’a götürdü.
İŞLEDİKLERİ CİNAYETİN BİLGİLERİ GELDİ
Tolgahan Demirbaş, cinayetten sonra da devlet sistemindeki bilgileri aldığı kişilerle konuştu. Sinan Ateş cinayetini soruşturmaya başlayan Ankara Cinayet Büro Amiri Mustafa Aykal ve Çağlar Zorlu ile telefon konuşmaları tespit edildi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olan Talha Atalay ise Sinan Ateş cinayetine ait bilgi notunu Tolgahan Demirbaş’a gönderdi. Yani cinayetin azmettiricisine cinayet ile ilgili soruşturma bilgileri sızıyordu.
T24’ten Asuman Aranca daha önce Tolgahan Demirbaş’ın geri getirilen mesajlarıyla ilgili bilirkişi raporuna ulaşmış ve haberleştirmişti. Bilirkişi raporunda Tolgahan Demirbaş’ın, eski MİT memuru Çağlar Zorlu’dan aldığı Sinan Ateş’in konum bilgilerini Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a göndermiş ve şunları yazmıştı:
“Araştırmalarım devam ediyor efendim. Az önce böyle bilgi aldım, arz ederim.”
Ancak bu bilgi iddianamede yer almadı.
Sinan Ateş cinayetinde devletin kapalı veri sistemi kullanıldı. Bu sistemde hepimizin adres, plaka, telefon bilgisi var. Bu sistemde telefonlarımızın verdiği sinyalle anlık olarak yerimiz tespit edilebiliyor, plaka tanıma sisteminden araçlarımız takip edilebiliyor. Bu bilgiler güvende değilse hiçbirimiz güvende değiliz. Sinan Ateş cinayeti gösteriyor ki; hepimiz namlunun ucundayız.
CİNAYET ANI ANLATILDI
İddianame, Sinan Ateş cinayetinin güvenlik kameralarınca anbean kaydedildiğini ortaya koydu.
İlk güvenlik kamerası kaydında Sinan Ateş, Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik’in Çukurambar’da ofise doğru yürüdüğü görülüyor. Bu sırada Erzincan Mandırası’na ait iki araç arasında gizlenen tetikçi, belindeki silahı eline alarak karşılarına çıkıyor. Tetikçi, Sinan Ateş’e yakın mesafeden ateş açıyor ve Sinan Ateş yere düşüyor. Bu sırada Selman Bozkurt, Erzincan Mandırası isimli işyerine doğru, Ahmet Keçik ise park halindeki araçların arkasına kaçıyor. Tetikçi Eray Özyağcı, Ahmet Keçik’e doğru ateş ediyor. Eray Özyağcı kaçmaya başlayınca Ahmet Keçik, yerde yatan Sinan Ateş’in yanına gelerek onun tabancasını alıyor ve küçük servis aracını siper alarak Eray Özyağcı’ya doğru ateş ediyor. Kendisi de sırtından vurulan Selman Bozkurt, Sinan Ateş’in yanına gelerek yardım etmeye çalışıyor. Saat 13.42’de ise ambulans olay yerine geliyor.
BU İDDİANAME OYALAMA TAKTİKLERİNDEN İBARET
Sinan Ateş iddianamesi, devlet eliyle göz göre göre bir cinayetin örtbas edilmesinin belgesi olarak tarihte yerini alacak. İddianame özetle; topu taca atmak için yazılmış. Kamuoyuna da yansımış ‘önemli isimler’ hakkındaki soruşturmanın devam ettiği belirtilerek oyalama taktiğine gidilmiş.
Organize ve örgütlü bir yapının cinayeti işlediği bu iddianameden bile çok açık anlaşılırken örgüt suçlaması yok. Hatta sanıkların, MHP ve Ülkü Ocakları’nda yönetici olduğu gizlenmiş. Savcılığa sunulan bilirkişi raporunda Sinan Ateş’in konum bilgilerini aldığı belirlenen Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın adı iddianamede geçmiyor. Tolgahan Demirbaş’ın evinde yakalandığı eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un adı da iddianamede yok. Hatta Ayşe Ateş’in Ahmet Yiğit Yıldırım, eski MHP milletvekili Olcay Kılavuz ve diğer isimleri verdiği ifade bile sansürlendi.
Öyle bir iddianame ki; cinayetin hangi nedenle işlendiği bile yazılmamış, çünkü bu yazılırsa olay ‘önemli isimlere’ bağlanacak. Bu tarihi belge; Türkiye’de artık adalet sağlayacak yargının kalmadığını çok net ortaya koyuyor. Siyasi iktidarın talimatıyla masum insanları hapseden yargı, yine siyasi talimatla cinayeti karanlıkta bırakıyor. Artık herkes öldürülebilir ve kanı devlet tarafından yerde bırakılabilir. İktidarı elinde bulunduranlar bugün devletin gücüyle gerçeği baskıladıklarını düşünüyor ama bazı olaylar vardır, tarih önünde mahkum eder. Kendilerini muktedir zannedenler, gerçeği yok edemedikleriyle mutlaka yüzleşir. Sinan Ateş cinayeti de bugünün muktedirlerinin tarih boyunca unutulmayacak utançlarından biri olacak.(GHA)