Hayatta o kadar güzellik varken, siz hala yaralı mısınız?
Sabah kahvaltınızı hiç kendiniz için süslediniz mi?
Yüksek sesle şarkılar söylediniz mi?
Özendiniz mi? Kendinize ikramlarınızda.
Saçlarınızı toplarken aynada şöyle
Uzun uzun bakıp aynaya gülümsediniz mi?
Hiç dalga geçtiniz mi? Keyifle yüz çizgilerinizle, onlar ki yaşanmışlıkların güzellikleri.
Gün içinde kahvenizi bir müziğin eşliğinde içerken, tango müziği mesela; o güzel ritim doyumsuz bir tat bıraktı mı ruhunuzda?
Kahve tadı damağınızda bırakırken…
Yürüyüşe çıktığınızda bir parka, yol boyu dizilen ağaçlara dikkatli baktınız mı?
Ve mevsim sonbaharsa havanın hafif serinliği, ağaçların renkleri, görsel bir tablo gibi yerdeki renkli yapraklar, hafif yağmur çiselemesi, çiçeklerdeki çiğ taneleri.
Hiç kendinize papatyadan taç yaptınız mı? Taçların en güzelini hak ediyorsunuz, bunu en güzel kır çiçekleri bilir.
Yorgun bedeninizi koca bir çam ağacının gölgesinde dinlendirdiniz mi?
Akşam sahilde oturup soğuk bir bira açıp hafif mayhoş kafayla içinizden geldiği gibi etrafa pek önemsemeden kahkahalar attınız mı veya naralar.
Hanımefendilik bir kenara o çocuk tarafınızla biraz çılgın, biraz delice hiç şımardınız mı?
Ve gece yasladınız mı? Hüzünlü gönlünüzü yakamozun düşlerine…
O çok istediğiniz kırmızı elbiseyi aldınız mı? Almalısınız.
İnanın hayatta o kadar güzel şeyler var ki saymakla bitmez, hüzünlenmek de güzel.
Yalnızlığın sancısı olmasın, yalnızken bile insan özel. Her an değerlidir bırakın sizi inciten yaralayan duyguları. Acılarınızı da alın koyun bir köşeye öyle valiz gibi taşımayın içinizde…
Hayat size sunulan bir ikram gülümseyerek alın ve teşekkür edin sevgiyle!
Nihal Taş