“El ele yaşlanma hayalleri kurduğu hayat arkadaşını kaybeden hemen her kadın ilk dönemde derin bir acı yaşıyor.
Hayattan zevk almama, gelecekten korkma, umudunu yitirme, yürek sızısı, yalnızlık hissi ve çaresiz bir özlem… Bu duyguların etkisiyle iştahın kesilmesi ya da ilk birkaç aydan sonra tam tersine kalpteki büyük boşluğu doldurmak için psikolojik yeme dürtüsü…
Acı bitmiyor, özlem hiç geçmiyor ama yaşam rotasında yolunu kaybetmişlik hissinin yerini zamanla hayatın gerçekleri, ayakta kalma ve var olma mücadelesi alıyor.
Artık evin maddi, manevi tüm sorumluluklarını tek başına üstleniyorsunuz. Eşinin benzin istasyonunun, bakkal dükkanının başına geçen kadınlar olduğu gibi, sevdiği adamın kaybı sonrasında evlatlarını okutmak için çalışmaya başlayanlar, arabasını, takısını satanlar da oluyor.
Elektrik, su, telefon, doğalgaz aboneliklerini de sevdiğinizin adamın üzerinden kendi üzerinize geçiriyorsunuz. Onun kredi kartlarını kapatırken ise sevdiğiniz adam her seferinde yeniden ölüyor. Her bir kapatılan abonelik artık onun var olmadığı bir dünyada yaşamak zorunda kaldığınızı tokat gibi yüzünüze vuruyor.
Muslukçuyla, çatıyla, badanacıyla, kısacası tamirat tadilat gerektiren tüm işler için ustalarla artık siz ilgileniyorsunuz.
Onunla el ele çıktığınız tatil planları, geziler, yemekler olmayınca, arkadaşlarınızın, akrabalarınızın zamanları, izinleri, bütçeleri uymayınca kendinizi tek başına tatil planları yaparken buluyorsunuz. Korktuğunuz yalnızlığı deneyimleme ve onunla barışma süreci de oldukça sancılı geçiyor.
Artık bir daha hiç yaşanmayacak sevdiğiniz adamla mutlu, neşeli günleriniz, anılarınız zihninizde canlanırken, gözlerinizdeki sağanağa, yüreğinizdeki fırtınaya engel olamıyorsunuz. Yolda, arabada veya bir kafede birden gözleriniz taşıyor. Aynı ilk günlerdeki gibi.
Hayat arkadaşınız, sevgiliniz dağ gibi yanınızdayken size gülümseyenler, onun yokluğunda sizi arkadan vurabiliyor, her türlü küstahlığı, kötülüğü, bencilliği, saygısızlığı yapabiliyorlar.
İşte tüm bunların yas sürecindeki kadınları güçlendirdiği bir gerçek. İçiniz acıya acıya kendiniz için, çocuklarınız için ve ruhu hep sizinle olan sevdiğiniz adam için dimdik ayakta durmaya çalışıyorsunuz.
Gözyaşları bazen sessizce bazen de sel gibi yanaklarınızdan aşağı akarken, birden elinizin tersiyle göz yaşlarınızı siliyor ve karşılarında dağ gibi durabilecek cesareti ve gücü kendinizde bulabiliyorsunuz.
Acıyla, özlemle büyümek işte bu! Sevdiğinizin kaybı sizi değiştirip, dönüştürüyor, acılı, hüzün dolu ama matem sürecinde ruhsal büyüme ve dönüşüm yaşayan yeni bir kadın oluyorsunuz.
Benim gibi sevdiği adamı, eşini, hayat arkadaşını kaybeden ve matem yolculuğunda bunları deneyimleyen acılı ama bir o kadar da güçlü tüm kadınların kalplerinden öpüyorum.”