Benim babam devlet memuru idi .
Annem çalışmıyordu.
Yani evimize tek maaş giriyordu, çocukluğumda evimiz de kira idi. Ancak hatırlıyorum da, babam maaşını aldığında annemle masanın başına otururlar, önce rutin masraflar, kira, elektrik, su vb. ayrılır sonra toptan bakkaliyeye gidilir, evde eksilmiş olan ihtiyaçlar, deterjan, şeker, un (çuvalla),yağ (teneke) vb. alınır, kilere konurdu.
Karpuz kavun zamanı babam at arabası ile alır ,evin bodrumuna yerleştirilirdi.
Odun yakardık sobada, kamyonla gelir yine evin odunluğuna dizilirdi.
Bu taşıma ,dizme ve büyükleri balta ile kesme işi için sokaktan “baltacı” diye bağırarak geçen emekçiler çağrılır ve ücreti karşılığı yaptırılırdı.
Bu arada bana da özel bale dersi ve müzik dersi aldırıyorlardı .En az ayda bir kez tiyatro ve sinemaya gidilirdi .Uzun lafın kısası o tek maaş yeterdi, kredi kartı da yoktu o zaman, borçsuz, harçsız 1 ay geçebilirdi hem de bollukla ve mutlulukla.
Ne oldu bize böyle?
Ne paramızın bereketi kaldı, ne bolluğumuz kaldı, ne de ağzımızın tadı
Yazık oldu bize, ülkeye, millete, çok yazık oldu..!
Derya Morcalı