Yörsan’ın Muhteşem Dönüşü: Küresel Pazara Giriş ve İhracatla Yükseliş
Balıkesir’in köklü markalarından Yörsan, iflas sürecinin ardından Matlı Şirketler Grubu’nun yatırımlarıyla yeniden ayağa kalkarak, Türkiye’nin süt ve süt ürünleri sektöründeki öncü konumunu güçlendirdi. 1984 yılında Susurluk’ta faaliyete başlayan şirket, bugüne kadar yaptığı büyük yatırımlar ve başarılı stratejilerle sektördeki liderliğini pekiştirdi.
Büyük Yatırım ve Hedefler
Yörsan, yeniden yapılandırılma sürecinde 1,5 milyar TL yatırım yaptı. Bu yatırım, hem üretim kapasitesini artırdı hem de istihdamda önemli bir artış sağladı. Şirket, şu an 550 kişilik bir istihdam kapasitesine sahip ve 2024 yılında bu sayıyı 1000’e çıkarmayı hedefliyor. Günlük 320 ton süt işleme kapasitesine sahip olan Yörsan, Türkiye’nin dört bir yanına ve yurtdışına ürün göndermeye devam ediyor.
İhracatla Sınırları Aşıyor
Yörsan, 2023 yılında 800 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Şirketin hedefi ise 2025 yılı için ihracat rakamını 4 milyon dolar seviyesine çıkarmak. Şu anda Azerbaycan, KKTC, Gürcistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve Türkmenistan gibi 6 ülkeye ihracat yapan Yörsan, yakın gelecekte ABD pazarına da girmeyi planlıyor. Bu adım, Yörsan’ın küresel pazardaki yerini sağlamlaştırma yolunda önemli bir kilometre taşı olacak.
Bölge Ekonomisine Katkı
Yörsan, sadece kendi üretim tesislerini güçlendirmekle kalmayıp, bölge ekonomisine de önemli katkılar sağlıyor. Şirket, iflas sürecinde süt hayvanlarını kesime gönderen çiftçilere umut oldu ve onları yeniden üretim yapmaya teşvik etti. Ayrıca, kadın çiftçileri destekleyen projeler ve sözleşmeli üretim modeli ile bölgedeki tarım ve hayvancılık ekosistemini canlandırmaya yardımcı oldu.
Yörsan, Türkiye’nin Gururu
Matlı Şirketler Grubu Başkanı Özer Matlı, Yörsan’ın başarısını şu sözlerle değerlendirdi: “Susurluk’tan başlayan hikayemiz, 2025-2026 yıllarında Anadolu’nun farklı şehirlerine taşınacak. Yörsan artık sadece Susurluk’un değil, Türkiye’nin markasıdır.” Yörsan’ın bu büyük dönüşümü, hem yerel ekonomiyi canlandırırken hem de Türkiye’yi global pazarda daha güçlü bir oyuncu yapma yolunda önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
(GHA)