Ali Babacan: “Kusura bakmayın, süreniz doldu.”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik, “Sizin zihniyetinizle gidilecek 1 kilometre yol bile kalmadı. Kendinizi adeta acındırarak ‘Bir dönemcik ya, bir kere daha bana bu fırsatı verin’ diye milletin karşısına hiç çıkmayın. O fırsatı millet size 2018’de verdi. ‘Enflasyonu ve faizi düşüreceğim’ dediniz ama beceremediniz.” ifadelerini kullandı.
“Artık uygun bir yerde ineceksiniz”
Türkiye’nin DEVA iktidarıyla yeni yarınlara yürüyeceğini iddia eden Babacan, “Hukukçuların kahir ekseriyeti ‘Bir daha aday olamaz’ diyor. YSK büyük sınav verecek. Halkımız seçim sandığında Sayın Erdoğan’a ‘Ben sana fırsat verdim, 5 yılda yapamadın. Şimdi nasıl düzelteceksin?’ diyecek. Üretici fiyatlarında Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyonunu yaşattı. ‘Bir defacık daha’ diyor. Kusura bakmayın. Süreniz doldu. Artık uygun bir yerde ineceksiniz.” dedi.
“İfşa edilen; bir çocuğu koruyamamış devletin yüzüdür”
Babacan, 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesine ilişkin, “Bu olay bir genç kadının çocukluğundan beri uğradığı sistematik istismarın ifşası. İfşa edilen yalnızca bir hayat hikayesi mi? Hayır. İfşa edilen; bir çocuğu, bir kadını koruyamamış devletin yüzüdür. Görevini kötüye kullanan devlet memurlarıdır. Denetimden uzak tutulan yapılardır.” diye konuştu.
“‘Mahallemize zarar verir mi’ derdine düşülmesinin izahı olamaz’”
DEVA Partisi olarak kutuplaşmayı reddettiklerini söyleyen Babacan, “Bir çocuğu, çocukluğunun dışında eş olmakla, anne olmakla bağdaştırmak ve bunu normalleştirmeye çalışmak, suça ortak olmaktır. Sessiz kalmayı, görmezden gelmeyi, geçiştirmeyi, kaçmayı reddediyoruz. İstismar karşısında, hiç kimsenin, ‘Mahallemize zarar verir mi’ derdine düşmesinin bir izahı olamaz. İstismarı duyar duymaz kutuplaşma yangınına odun taşıyanların da bu millete hiçbir faydası yoktur.” değerlendirmesini yaptı.
“Koskoca devlet bazı yapıların esiri haline getirilemez”
Babacan, Türkiye’de hiç kimsenin dokunulmazlığının olamayacağının altını çizerek, şunları kaydetti:
“Koskoca devlet bazı yapıların esiri haline getirilemez. Hükümet bunu göz göre göre yapıyor. Bir yandan bazı yapılarla bir yandan yasa dışı suç örgütleriyle iş birliği yaparak ülkeyi karanlığa götürüyor. Bu ülkenin karanlıklara gömülmesine itiraz ediyoruz diyeceğiz. Bu işler birilerinin korkmadan, cesaretle kendini ortaya atmasıyla düzelir.”
“Köklü değişikliklere ihtiyaç var”
Türkiye’de köklü değişikliklere ihtiyaç olduğunu ileri süren Babacan, “Türkiye’de güçlü sosyal devlet olsaydı, insanlar yokluk yüzünden çocuklarını başkalarına bırakmak zorunda kalır mıydı? Bağımsız yargı olsaydı, bu yapılar devlet denetiminden uzak kalabilir miydi? Şeffaf, adil bir yönetim olsaydı, bazı yapılar, sağlanan imtiyazlarla güçlenebilirler miydi? Sorun çok büyük ve derin.” dedi.
“Din alimlerini de mücadeleye davet ediyorum”
Babacan, gazetecilerin, siyasetçilerin ve devletin bürokratlarının denetleme sorumluluğu olduğunu dile getirerek, “Devekuşu olmayacağız. Başımızı toprağa gömüp hakikati reddetmeyeceğiz. Her çocuk güvenle başını yastığa koyana kadar canla başla çalışacağız. Bu ülkenin din alimlerinin de büyük sorumluluğu vardır. Hepimizin vicdanını yaralayan bu davada onları da mücadeleye davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“Sahnede espri yapan şarkıcılar cezaevine, istismar iddiaları ortadayken yargı lay lay lom”
“İktidarı eleştirenler soluğu hemen cezaevinde alıyor” diyen Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bırakın eleştiriyi falan, sahnede espri yapan şarkıcılar soluğu hemen cezaevinde alıyor. Ama küçücük yaştaki çocuğun istismar edildiği iddiaları ortadayken yargı lay lay lom… Kendisine ‘muhafazakar devrimci’ diyenlerin adaleti bu mu Allah aşkına? Devrim dedikleri adaleti yok etmek mi? Yargıyı ayaklar altına alıp çiğnemek mi? Yıllarca çocuk istismarı iddialarının üstüne gitmemek muhafazakârlığa da devrimciliğe de sığmaz.”
“Özgür basın hayat kurtarır”
Babacan, gazetecilere yapılan saldırıları kınadığını belirterek, “Vahim iddiaların üzerine giderek hak odaklı habercilik yapan tüm gazeteci arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Basın özgürlüğü ile insan hakları arayışının birbiriyle kardeş olduklarını gösteren önemli bir örnek. Hep söylediğim gibi, özgür basın hayat kurtarır. Acı da olsa bir örneğini daha yaşıyoruz.” şeklinde konuştu.
“İmza at da KYK bursunu tekrar 147 dolara çıkarıver”
KYK burslarına ilişkin konuşan Babacan, “2002’de ekonominin başına geçmişiz, ta 147 dolara çıkmış. Cumhurbaşkanı, 67 dolara çıkarmakla övünüyor. ‘147 doları biz yaptık’ diyorum, o da ‘İmza atmasaydım yapamazdı’ diyor. İmza at da tekrar 147 dolara çıkarıver. Elini tutan mı var?” dedi.
“Ülkenin hayallerini, umutlarını, çayını kahvesini, ekmeğini yok ettiniz”
Babacan, gençlerin koştuğunu fakat ilerleyemediğini öne sürerek, şu ifadelere yer verdi:
“Gençlerimiz bayramda anne babalarının elini öpmeye Ankara’dan Iğdır’a gidemez oldu. On yıl önce ‘Yazın interrail yaparım’ diyen gençler, bugün ‘Tek öğünle yaşayabilir miyim?’ diye kendilerini sınıyor. Okul yemekhanesinde ucuz yemek yiyebilmek için kuyruklarda bekliyor. Siz bu ülkenin hayallerini, umutlarını, çayını kahvesini, ekmeğini yok ettiniz. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Ülkemizi gençler için bir çarka dönüştürdü: Gençler de bu çarktan çıkmanın yolunu arıyor.”
“Avrupa’yla vizeleri kaldırmanın eşiğine gelmiştik”
“Bir zamanlar vizesiz Avrupa’yı konuşuyorduk” diyen Babacan, “AB’yle vizeleri komple kaldırma anlaşmasında imzanın eşiğine gezmiştik. Pasaportunu cebine koyan vizesiz Avrupa’nın her yerinde ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diye başı dik gezebilecekti. Niye bu ülkeyi bu hale düşürdünüz? Vizesiz Avrupa hayalini hiç düşünüyor musunuz?” diye konuştu.