Otomobilin içindeyken yoldan ağır ağır, bazen çevresine de bakmadan geçenlere kızarız. Sinirlenip şöyle deriz; “şunIara bak, sanki burası Hindistan, bunlar da kutsal inekler…” Yaya isek, bu kez de hızla üzerimize gelen otomobil sürürcüsüne kızarız; “şuna bak, azgın boğa gibi üzerimize geliyor, biraz yavaş sürse ne olur sanki?” Bazen de, “inek-boğa-eşşoğlueşşek” gibi benzetmelerle yetinmeyip, ailesinin dişi üyelerini kapsayan küfürIer ederiz. Şimdi olanları düşünüp değerlendirmeye çalışalım. ilk bakışta tepkiler-duygular görülüyor; kızıyor, küfür ediyoruz. “İkinci bakışta”, duygularla birlikte düşüncenin de var olduğunu görebiIiriz Karşımızdakinin yapmaması gerekeni yaptığını düşünerek tepki oluşturuyoruz. Demek ki, bazılarının inandığı gibi, düşünce ve duygu birbirinden ayrı-kopuk veya birbirine karşıt değil, birbiriyle ve birçok etkenle bağlantılı oluşmakta. “Üçüncü bakışta”, bulunduğumuz konuma bağlı olarak “farklı” düşünüp davrandığımızı ileri sürebiliriz. Bunu örneklerle pekiştirmek için de; yaya iken şöför, yönetilenken yönetici, öğrenciyken öğretmen olanın vs. bulunduğu son konuma “uygun” ve “farklı” düşünüp davrandığını söyleyebiliriz.
“Dördüncü bakışta” ise -sorgulayıcı düşünme ile- ilk üç bakışı aşan gerçekliği yakalayabiliriz. Örneğimize dönersek; aslında ne yaya iken, ne de şöför iken “farklı” düşünmediğimizi, “aynı” düşündüğümüz kavrayabiliriz. Çünkü yaptığımız, olaylara sadece kendi bulunduğumuz yerden-konumdan bakmaktan, durumu işimize geldiği gibi görmekten ibarettir. Başka bir deyişle, sistemin çıkarcı olmaya koşuIladığı beynimizle, bencilce ve subjektif (öznel) düşünüyor-duygulanıyor-bakıyor-görüyor-davranıyor-yaşıyoruz. Güzel ve anlamlı bir söz vardır; “insan yaşadığı gibi düşünür”. Bu sözle, sadece konfor içinde yaşayan bir zenginle, açlıkla, hastalıkla uğraşan bir yoksulun yaşama biçimine göre farklı düşüneceği anlaşılmamalıdır. Aynı zamanda farklı yaşam biçimleri olan tüm insanları az-çok etkileyen gelenekler, kültür ve sistemin ideolojisi de anlaşıImaIıdır. Ya da şöyle diyebiliriz; “insan içinde yaşadığı sistemin-kültürün-egemen inancın etkisinde düşünür”.
Günlük yaşamımızın ayrıntılarına, insanlara davranışlarımıza, insanlarla ilişkiIerimize içtenlikle göz atarsak, “farkIı” politik görüşIeri savunurken, ne çok “benzer” düşünüş ve davranış içinde olduğumuzu görebiIiriz. Neden böyle olduğunu anlamak için, önce düşüncenin nasıl oluştuğunu bilmemiz, anlamamız gerekir.
İnsanIaşmak.
Ali Develi