DERİN ÖN TÜRK VARLIĞI VE BATI
2000 yıllık zaman dilimi içinde tarihte görülmüş uygarlıkta geç kalmış olan Batı, Türkleri Uygarlıktan nasibini alamamış göçebeler olarak bilir ve öyle görmekten zevk duyar.
Bu ön yargı ile Batılılar, çok gülünç olduklarının farkında değildirler; Türkleri yerden yere vurmak için kullandıkları Latin alfabesinin Ön-Türk yazısı olduğunu bilmezler, bilmemek için de direnirler.
Onlar için Türkler, yakıcı, yıkıcı, iyi silah kullanan, gittiği yeri kolayca fetheden ama işgal ettiği ülkede kısa sürede eriyen, uygarlıktan nasibini alamamış sürülerdir…
Üstü, Batı Toprağı ile örtülmüş bilimsel ve tarihi gerçekler bunun tam tersidir: Onlar şu yazdığımız yazıyı bulmuş, tarihte ilk kentleri, siyasal kuruluşları gerçekleştirmiş, Tek Tanrı kavramını kurallaştırmış, Gök Bilim, dolayısıyla felsefeye ilk adımlarını atmış, bilinmek istenmeyen Büyük Ön Türk ve Uygarlıklarının sahibidirler…
Tarih onlarla, yazıyı icat ettikleri İsa’dan önce 14 binlerde başlar. Yer toparlağındaki jeolojik olaylar, buzul dönemi, su baskını, kuraklıklar nedeniyle göç ederler; göçebe değil, göçmendirler…
Gittikleri her yeri, DÜNYANIN DÖRT BUCAĞINI, Anadolu, Avrupa, Amerika, hatta Avustralya’yı ileri seviyedeki düşünceleri ve bu düşünceleri taşıyan yazılarıyla aydınlatırlar…
Din Kültürü oluştururlar… Bu nitelikleriyle herhangi bir Türk ülkesine etnikler politikası, örneğin Anadolu’da Batı’nın 200 yıllık rüyası, Sevr şartları uygulanamaz.
Sonuçta, Batılının Türkleri tarihten yok etme idealleri havada kalır. Kısacası Batı’nın Türk Dünyasını esir alan BATI MERKEZLİ TARİH dayatması iflas eder.
Dünya Avşarlar Derneği Avrupa sorumlusu Ahmet kurt