BİRKAÇ ÖNEMLİ MESELE…BEBEK ÖLÜMLERİ
Para kazanma hırsı yalnızca ekonomik ihtiyaçlarla izah edilemez. Hipokrat yemini etmiş olanların canice bir yol seçmelerini çürümüşlüğün son aşaması olarak görmeliyiz. Ne öldürüyor ne onduruyor…
Süründürüyor ve aylarca hastanede tutuluyor. Bebekler sonunda ölüme terk ediliyor. Böyle alçakça usulle SGK’dan para alan özel hastanelerin bunundan fitil fitil getirmek gerekir. 2.200 gram olan bebeğimizi bu hastaneden bir ay sonra 2.100 gram olarak artık kendimiz çıkardık. Çocuk evde beslendi de iyileşti diyor bir kadın o özel hastanenin kapısına yumruklarını vura vura. Bu özetliyor âdiliğin boyutunu. Geçmişteki bütün kazançlarını da faiziyle alarak tüm kurum müsadere edilmelidir.
Bebeklerin ölümü üzerinden para kazanma alçaklığını gösterenlerin ibret-i âlem için burada ifade edemeyeceğimiz bir biçimde cezalandırılması elzemdir.
***
Bazı Baroların yaptığı genel kurul toplantılarında İstiklal Marşı’nın okunmaması, bölücü örgüt sloganı atılması vb. şeyler dişlerimizi gıcırdatmaktan öteye geçmenin lüzumunu hissettiriyor. Anayasanın ilk 4 maddesine yönelik hareketler hissediliyor. Cezalar caydırıcı değilse daha fazla beklemeden önlem almak için hareket gerekli. Bayrakla, millî marşla, Türk ile, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti ile problemi olanların fikir özgürlüğü olamaz. Fikir özgürlüğü çerçevesine her şey sokulamaz… Varlığımızın teminatı ve asıl kaynağı aleyhine hüküm verenlerin hâkimliği kesin olarak tartışılmalıdır.
***
Sözde hayvanseverlik adı altında “İnsanı sevme, seveceksen hayvan sev” demek yalnızca ruh sağlığı yerinde olmayanların sözü olmalı. Böyle bir yaklaşım gerçek hayvanseverleri sıkıntıya sokar ve düşmanlık oluşturur. Allah’ın yarattığı güzellikler içinde canlı cansız münasip herşeyi sevmekten zarar gelmez. Ruhen sağlıklı insanların böyle abuk sabuk sözleri söylemesi mümkün değil.
***
Türk milletinin temel kültür değerlerinin başında yer alan yardımlaşma kültürünü aşağılama/küçümseme/ sıradanlaştırma kültürü(!) gelişti son zamanlarda. Saygıyı, sadakati ve fedakârlığı “biat kültürü” olarak değerlendirerek saygılı, sâdık ve fedakâr şahsiyetleri, feragat ve erdem sahiplerini tahkir ve tezyif etmeyi yeni bir keşif/buluş hatta maharet (!) gibi gören/gösteren son derece saygısız, terbiyesiz, mankurtluk zirvesine ulaşmış, inkârcı ve fitneci kültürün yoz temsilcilerinin sesi çok yükseldi bu aralar. Aslında hep vardı bunlar…
Türk ve İslâm medeniyetinin temel değerlerini aşındırma kültürü materyalist kafanın/zihniyetin ürünüdür. Çok dikkat etmeli ve cevabını anında çok sert ve gerektiği gibi karşılık vermeliyiz.
Mehmet Açık