NECDET TOPÇUOĞLU – YAVRUM SİYONİZMİN AĞZI SESİ OLMA!
Erdoğan bir toplantıda kürsüde konuşurken, iki kız pankart açarak İsrail ile ticareti protesto etmek istediler. Hemen ardından sakallı bir delikanlı, İsrail aleyhinde söylemlerini sıralarken, görevliler tarafından karga tulumba salonun dışına çıkartıldılar. Televizyondan izlediğim kadarıyla, Erdoğan bu gençlere, “yavrum siyonizmin ağzı, sesi olma” dedi. Çok düşündüm neden böyle söylediğine bir anlam veremedim. Çünkü gençler siyonizm karşıtı söylemlerde bulunmuşlardır. Anlaşılan birçok insan ya siyonizm ne demek bilmiyor, ya da yanlış kullanıyor. Bakalım siyonizm ne demekmiş.
Müslüman olduğunu söyleyen birçok insan, Siyonizmi düşman olarak görmektedir. Öncelikle “siyonizm” ne demektir, ona bakmak gerekir. “Siyon” Kudüs’ün kullanılan en eski adıdır. Yarû-Şelam yine aynı şekildedir. Siyonizm bir idealdir ve temel amaçlarından birisi, merkezi Kudüs olan bir İsrail devleti kurmaktır. Diğer amacı ise Arz-ı Mevud denilen ve İsrailoğullarına vaat edildiği söylenen topraklar üzerinde “Büyük İsral”i kurma hedefidir. Her milletin davam dediği bir ideali olabilir. Benim idealim de Misak-ı Milli sınırlarına kavuşmaktır.
Aslında “Büyük İsrail” Yahudiler için, tarihte hüküm sürmüş, Hazara İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan ve kutsal sayılan topraklardır. Hazara İmparatorluğu dünya tarihinde Yahudilerin kurduĝu en büyük imparatorluktur. Bu devletin kurucuları da Hazara Türkleri’dir. Günümüzde kökeni Türk olan Yahudiler “Aşkenaz Yahudileri”olarak bilinmektedir. Halen dünyadaki yahudilerin yaklaşık %90’ı Aşkenaz’dır. Dünya da 15 milyon Yahudi yaşadığına göre, bunun en az 13 milyonunun Aşkenaz olduğunu söylemek mümkündür. Kardeşlik dinden değil, kandan gelmektedir. Bu nedenle Türklerin Siyonizmi dillerine dolayarak korkmalarına gerek yoktur.
Bu konu Arthur Koestler”in, “13.Kavim” adlı araştırma ve bilimsel bulgulara dayalı kitabında detayları ile anlatılmıştır. İsrail Devletinin ilk Başbakanı ve kurucusu David Ben-Gurion ve diğer devlet adamlarının çoğu Türk asıllıdır. Ben-Gurion 14 Mayıs 1948’de Tel Aviv’de İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’ni okumuş ve 1948 Arap-İsrail Savaşı’nda ülkesinin liderliğini yapmıştır. İslamın sadece “Sami Irkı”na ait olduğunu savunmak ne kadar yanlış ise, Yahudiliğin de sadace
İbrani’lere ait olduĝunu savunmak o kadar yanlıştır. Irk kader, din bir seçimdir. Ait olduğumuz ırkı değiştirmek elimizde değildir. Ancak isteyen istediği dini seçebilir, bu bireysel bir tercihtir.
Arap Emperyalizmi petrol üzerinden bütün dünya ülkelerinin kanını emerken, İslam Dini üzerinden de Arap Milliyetçiliğini yaymaya çalışmaktadır. Arapların en büyük korkusu Ortadoĝu da Türk-İsrail dostluĝunun kurulmasıdır. Bilime dayalı tarihi gerçekler budur. Bunları öğrendikten sonra isteyen, dindaşlığı esas alarak Arapları, ya da kandaşlığı esas alarak İsrail’i destekleyebilirler. Benim buna karışmak haddim değildir. Önemli olan insanların, neyi niçin yaptıklarının sebeplerini bilmeleridir. Ben taraf tutarken milli menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa ona bakarım. Hamas-İsrail ve Hizbullah-İsrail çatışmalarında, İsrail savaş kurallarını hiçe sayarak, insanlık suçu işlediği için, bu devlet terörüne karşıyım. Ancak Hamas ve Hizbullah’ı da desteklemiyorum.
Türkiye’deki Filistin yanlısı görünerek gösteri yapanların niyetlerine gelince, samimi olmadıkları görülmektedir. Bunlar Erdoğan’ın politikalarinı bile yeterli görmemektedirler. Filistin’i desteklemekle, Hilâfet istemek arasında ne ilişki olabilir. Bunların niyetleri çok net olarak bellidir. Bölgesel krizi yurt içinde fırsata çevirmeye çalışmaktadırlar.
1948 yılında İsrail kurulduğunda, İsmet İnönü’nün onu tanıdığını öne sürerek, hedef saptırmaya çalışmaktadırlar. Halbuki dönemin Başbakan’ı Prof. Dr. Hasan Saka’dır. Gerçekleri saptırarak bir yere varmak mümkün değildir. Bu gün ayrışma günü değildir. Milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirme günüdür.
Siyonizmin ne demek olduğunu anladıktan sonra, aklıma son yılların en aktif siyonisti olarak ABD Başkanı Donald Trump geldi. Bu zat, birinci başkanlık döneminde Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmiştir. Bırakın ideali olmayı, düşüncesini hayata geçirmiştir. Anlaşılan Trump’ın ikinci başkanlık döneminde, Ortadoğu da çok büyük değişiklikler olacaktır. Filistin davası sahipsiz, Filistin Halkı yalnızdır. Ortadoğu da saflar saat başı değişmektedir. Safların şekillenmesini inançlar ve idealler değil, cebe giren dolarlar belirlemektedir. Paralı askerlerle yola çıkılmaz, anında daha fazlasını verene sizi satarlar.
İsrail Lübnan da ateşkesi sağladıktan sonra, İdlip de üstlenen ve Afgan, Uygur, Tacik, Özbek ve Afrikalı militanlardan oluşan “Heyet Tahrir Şam” (HTŞ)’yi kullanarak Suriye’nin kuzeyine saldırmıştır. Sünni müslüman olduğunu iddia eden Eşari kelle avcıları, bir yıl boyunca Hamas’a destek vermemiştir. Demekki konu müslümanlık değilmiş. Söz konusu terörist örgüt, emri ABD ve İsrailden alırken, işgal ettikleri yerlere Türk Bayrağı asmaktadır. Bu durum, Türkiye, Rusya ve İran arasında imzalanan “Astana Anlaşması”nı sobete etmektir. Amaç Turkiye’nin Rusya ve İran ile arasını açmaktır. Türkiye bu tuzağa düşmemelidir.
Savaş, akılalmaz mal ve can kayıplarına yol açan korkunç bir vahşettir. Halen İsrail, Hamas ve Hizbullah örgütleriyle çatışmaktadır. Daha herhangibir devletin düzenli ordusu ile karşı karşıya gelmemiştir. Buna rağmen çok zorlandığı ortadadır. Görünürde olmasa bile asıl savaş, Çin ve ABD arasında, çıkar çatışması şeklinde sürmektedir. Günün birinde ticari kayıpların, sıcak savaşı gerektirecek boyutlara ulaşması halinde, topyekün savaşın olması mümküdür. Uluslsrarası gelişmeleri doğru okuyan ve askeri hazırlıklarını buna göre yapan devletler, sonuçtan kârlı çıkacaklardır. Türkiye ise ordusunu güçlü tutacağı yerde, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyen genç teğmenlerle uğraşmaktadır. Tanrı akıl, fikir versin.
(04, Aralık, 2024-Ankara)