Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Barış ve Özgürlük Bayramı Resmi Töreni’nde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan. Barış harekatının 47’inci yıl dönümünde aranızda bulunmaktan büyük bir gurur ve memnuniyet duyuyorum.
Bizi muhabbetle bağrına basan Kıbrıs Türk halkını adada yaşayan vatandaşlarıma ahde vefaları için teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle Kurban Bayramı’nızı tebrik ediyor, bayramın ülkelerimize ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini Rabbimden Niyaz Ediyorum.
Hep birlikte çifte bayram Yaşamanın mutluluğu içindeyiz.
20 Temmuz zulme son verilen Kıbrıs Türk halkının istiklalini kazandı ve adaya barışın geldiği bir kurtuluş günüdür.
Barış Harekatı Anavatan ve garantör Türkiye’nin Kıbrıs Türkünün her zaman yanında olduğunun sembolüdür.
Hiç tereddüt etmeden bu mücadelede canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimizi rahmetle kahraman gazilerimizi minnetle anıyorum.
Bu vesileyle egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderleri Doktor Fazıl Küçük ve Merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Tektaş’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Aynı şekilde Barış harekatına karar veren dönemin siyasetçilerini 37’inci Türkiye Hükümeti’nin vatanperver üyelerini de şükranla yad ediyorum.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adada adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için bugüne kadar her türlü samimi çabayı göstermiştir. Ancak Rumlar Kıbrıs Türkünü azınlık olarak görme ve eşitlik temelinde çözümü reddetme gafletinden bir türlü uyanamadı.
2004 yılında Annan Planı’na hayır diyen, 2017’de Crans Montana’da masadan kalkan,
İktidarı ve adanın zenginliklerinin sadece kendine hak gören Kıbrıs Rum tarafı, çözüm yolunu tıkamaya devam ediyor. Geriye doğru baktığımızda 58 yıldır süren bu zihniyetin değişmediğini
Cenevrede düzenlenen gayriresmi 5+Birleşmiş Milletler toplantısında bir kez daha gördük.
Rum tarafı gerçeklerden kopuk maksimalist, samimiyetsiz ve şımarık yaklaşımını sürdürmekte Israrcı.
Onlar dürüst değil. İşte Burgenstock’da bunlarla Annan Planı ile ilgili görüşmeler yaptı. Verdikleri sözü tutmadılar referandum dediler.
Güney’de referanduma yüzde 65 hayır dedi. Ama Kuzey’i evet dedi. Peki ne oldu.?
Şimdi buradan Avrupa Birliği’ne sesleniyorum ne oldu? Siz sözünüzü tuttunuz mu?
Avrupa Birliği Mali noktada idari noktada Kuzey Kıbrıs’sa Desteklerini verecekti. verdi mi? Hayır vermedi. Niye bunların hayatı yalan üzerine kururulu.
Şimdi bunlar beni arıyor; söyledikleri şu ayın 20’sinde Kuzey Kıbrıs’ta konuşma yapacakmışsın.? eee herhalde orada rahatsızlık verici bir konuşma olmaz. Bunun iznini sizden alacak değiliz.
Şimdi bugün ne kadar Türk düşmanı varsa birçok Miçotakis’le beraber Amerika’da belki video konferansla bilemiyorum. Ne kadar Türk düşmanı varsa bir araya gelmek suretiyle bize cevap teşkil edecek bir konuşmayı da onlar yapacak.
Varsın yapsınlar biz mesajımızı veriyoruz. Biz haklıyız, haklı olduğumuz için de sonuna kadar hakkımızı savunacağız.
Bunlarda demokratlık yok. Bunların hak ve özgürlük söylemleri sadece işlerine yaradığı bir yere kadar geçerlidir. Sonrasında istikameti hem en eski dönemlerine çeviriyorlar. Haksız şekilde üye yapıldıkları Avrupa Birliği’ni de bu tutumlarına alet ediyorlar.
Kıbrıs Türk halkının kanıyla canıyla şehitlerini fedakarlığıyla kurduğu devletten vazgeçmesini istiyorlar.
10 yıllardır değişmeyen kısa sürede değişmesi beklenmeyen bu nobran tavrın artık hiçbir hükmü kalmamıştır.
Bizden kimse artık bundan sonra geriye dönüş beklemesin.
Geçersizliği kanıtlanmış modeller üzerine harcayacak, bir 50 yılımız daha yoktur.
Cumhurbaşkanı Sayın Tatar Cenevre’de çözüm odaklı gerçekçi bir öneri sundu. Bu gerçekçi en yenilikçi teklifi olan desteğimiz tamdır.
Bunun içinde öncelikle Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliği ile eşit statüsünü teyid edilmelidir. Çözümün anahtarı da budur.
İki devletli çözüm olmaz demek Kıbrıs Türk halkının egemenliğini eşitliğini bağımsızlığını devletini ve kazanımlarını görmezden gelmek demektir.
Rumların iradesi altında azınlık olarak yaşamayı onların tahakkümüne girmeyi kabul etmesini beklemesin.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak izlediğimiz politikada tam bir siyasi kararlılık ifadesidir.
Bu sayede yerinde ve etkin adımlarla Kıbrıs meselesinde ki oyunlar ve ezberler bozulmuş.
Cumhurbaşkanı Sayın Tatar ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti’nin Maraş konusunda ortaya koydukları azimli duruşu için ayrıca tebrik ediyorum.
CumHurbaşkanı Sayın Tatar’ın az önce bizlerle paylaştığı kararla Maraş’ta hayat yeniden başlayacak.
Yürütülen bu çalışmalar ışığında artık Maraş’ta herkesin yararına olacak. Yeni bir dönemin kapıları açılacak.
Açılımın öncelikle kapalı Maraş’ ın yüzde 3 buçuğuna tekabül eden pilot bölge de başlayacak olması Kıbrıs Türk makamlarının bu konuya ne kadar hassas yaklaştığını ortaya koyuyor.
Yıllardır atıl durumda kalan bu bölge çözümsüzlüğün değil Kıbrıs adasının huzurlu ve müreffeh geleceğinin sembolü olacak.
Atılan bu adımlarla Maraş’ta yeni mağduriyetler oluşturmayacak, bilakis mevcut mağduriyetler de giderilecek.
Bizim kimsenin toprağında hakkında mülkünde gözümüz yok. Kimse de bizim ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakkına el uzatamaz.
Doğu Akdeniz’de hem kendi hak ve çıkarlarımızı hem de Kıbrıs Türkünün hak ve çıkarlarını korumakta kararlıyız.
Arzumuz bölgenin huzur, barış, istikrar, iş birliği ve refahla anılmasınıdır.
İlgili tüm tarafların yer alacağı Doğu Akdeniz Konferansı önerimiz bu yöndeki irademizin tezahürlerinden biridir. Hidrokarbon kaynaklarının adilane paylaşımına dahil.
Kıbrıs Türkünün tüm iş birliği çağrılarına kulak tıkayan Rum tarafı sonbaharda sondaj çalışmalarına yeniden başlayacağını duyurdu.
Kimin tek yanlı faaliyetler gerçekleştirdiğinin kimin gerginliği artırdığının muhakemesini uluslararası toplumun vicdanına bırakıyoruz.
Kardeşlerim hem içerde hem de dışarıda bugünkü ziyaretimizden sizlerle kucaklaşmamız da bu rahatsızlık duyanlar olduğunu görüyoruz.
Biliyoruz bu çevreler ilk günden itibaren ziyaretimizi ve şu tarihi bayram sevincimizi gölgelemek için ellerinden geleni yaptılar.
Nitekim bizim bu ziyaretimiz üzerine hemen az önce ifade etti. Amerika da bir kesim Rumlarla ilişkileri güçlendirmek bahanesiyle harekete geçti.
Garantör ülke olarak Ada’daki kardeşlerimizin can güvenliğini sağlamak. Hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için gerçekleştirdiğimiz Barış Harekatı’nın 47 yıldır hala hazmedilemediği anlaşılıyor.
Hiç kusura bakmasınlar değil 47, 147 yılda 247 yılda sürse Kıbrıs Türk halkı bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecek.
Onun dışında ne dışardan verilen mesajların ne de içerden yürütülen girişimlerin bizim nazarımızda boş teneke gürültüsünden öte bir kıymeti yok.
Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kardeşliğini örselemeye dayanışmasını zayıflatmaya kimsenin gücü yetmez.
Bizim muhabbetimiz bu çıkar hesapları üzerine kurulu değil.
Bizim kardeşliğimizin hamuru o şehitlerimizin kanlarıyla gazilerimizin fedakarlıklarıyla ve halklarımızın gayretleri ile yoğrulmuştur.
Mayıs ayında anavatanın suyunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bereketli toprakları ile buluşturacak, Sulama İletim Tüneli’nin açılışını yapmıştık.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalkınması sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması için ne gerekiyorsa kararlılıkla hayata geçireceğiz.
Gizli açık tüm baskı kısıtlama ve ambargolara rağmen Kıbrıs Türk halkının özgüvenini sürekli artırarak daha müreffeh yarınlara ulaşacağına inanıyorum.
Zorlukları unutmayın geçecek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise kalıcıdır.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız kutlu olsun Kurban Bayramı’mız mübarek olsun kalın sağlıcakla diyorum. Sizleri selamlıyorum.”