Müstemleke zihniyetli ülkemizde mantar gibi her köşede biten sakat kafaların hastalıklı ruhlarını beslemek için tavuklara yem verir gibi kuş beyinlerine sevgi tohumu ekerken, kedi gibi egolarını okşarken, mobil noter gibi her dediklerini onaylarken ve “değerler” sorununu Narsisizmine “eyvallah” derken aslında Dünya’nın nereye gittiğini hiç düşündünüz mü?
Bizi nasıl bir çağ, nasıl bir dünya, nasıl bir gelecek bekliyor önümüzdeki süreçte, hiç düşündünüz mü?
Hız, haz ve zevk için önce sırasıyla Aydınlanma Çağı ile insanoğlu ilk önce “Modernite”yle, Tanrı’yı yok etti; 20. yüzyılda “Postmodernite” ile insanı ve hakikati yok etti.
Evet, 20. yüzyılın başında insanoğlu Sekülerizm (Lâikleşme) ile ruhundan Tanrı’yı yok etti, yerine dünyevi insanı Tanrılaştırdı, putlaştırdı; insanlığı ve hakikati yok etti… Hakikati kabul etmeyen ve kendisi gibi düşünmeyeni kabullenemeyen, aynı torna tezgahından üretilen tek tip, tek kafa insan türü yetiştirildi.
Şu an yaşadığımız Teknopaganizm ile Tanrısız ve İnsansız bir çağda mutlak sahte’nin hükmünü icra ettiği ayartıcı bir ağ’da yaşama savaşı veriyoruz.
Teknopaganizm, insanın ontolojik / manevi yok oluş felâketine ilaveten biyolojik varlığının, cinsiyetinin ve bedeninin varlığının bile tehlikede olduğu henüz boyutlarını kavrayan ruhsuz ve maneviyatsız insan türünün yetiştirdiği Los Angeles’ın popüler kültürün üç tapınağından, Hollywood’tan dünyaya yayılan popüler film kültürü ve popüler müzik kültürü ile Silicon Vadisi’nden dünyayı kasıp kavuran zihin uyuşturucusu işlevi gören dijital oyun kültürünün yetiştirdiği mankurt insanlar türetti.
Çağ filan yok artık günümüzde. Çağ, kelimenin tam anlamıyla Teknopaganizm ile Emperyalizm’in ağ’ına dönüştü. Devâsâ bir ağ’a…
İnsan, bu tuzak ağ’a düştü… Duyan, düşünen insan yok artık: Hız, haz, zevk ve ayartının kölesi olan insanımsı’lar var artık: Yiyen, içen, çiftleşen insanaltı nesneler! Evet, nesneler!
İnsan, bu ağ’da maneviyattan uzaklaştıkça sevgiye muhtaç ve ruhu hasarlı devâsâ bir çukura düştü, ruhları toksit ilişki çöplüğüne dönüştü: İnsanı aşağıların aşağısına yuvarlayan, aşağıların aşağısı bir yaratık yapan çukurların çukuruna…
Daha kötüsü: Düşünme melekelerini de yitirdiği için, başına ne geldiğini göremeyecek kadar körleşti, kötürümleşti ve köleleşti zihni.
İnsan, kendini yitirdi, ruhunu yitirdi, kendi kendini bitirdi: İdam fermanını kendi elleriyle yazdı insanımsı ağ’daş insan.
Bu Teknopagan Çağ’da insan kalmadı. İnsan, insanlığını koruyamadı; makinalaştı ve robotlaştı.
Yarı-insan, yarı-makina “cyborg” olarak adlandırılan bir tür var karşımızda. Ruhunu yitirdi insan.
Çölleşti…
Akgün Bilgin