Sevgili Gurbette yaşayan, çalışan öğrenci olan Adıyamanlılar; hani yazın memlekete gelirdiniz, aile ve sevdiklerinizin evinde bir ay iki ay kalırdınız, her akşam bir akraba evinde, eş dost evinde yemeğe davetli olurdunuz ya, hatta bu gece bizim evde yatın derlerdi ya…
Yaz akşamlarında serin serin esen balkon köşeleri, dam köşeleri, bahçe ve havlu köşelerinde çay eşliğinde güler sonra damda balkonda yataklar serer uyurdunuz ya… Adıyamandaki ailenizin evi kalabalık olur, kadınlar çok olur, erkekler çok olur ve çocukların bitmeyen seleri eşliğinde güler eğlenirdiniz ya..
Yaz sabahı fırına gider; tırnaklı ekmek, ekmek üstü peynir ve pişmiş biber vardı ya…
Yaz akşamları dışarı çıkar dondurma alır çarşıda geze geze yerdiniz ya…
Halka tatlıyı çok sever her akşam beş on tane alır eve götürdünüz ya…
Sonra kurban bayramı olurdu bir yandan etle uğraşılır bir yandan da annelerimiz ciğer pişirme derdine düşerdi ya…
İşte tüm bunlar hepsi sadece bir hatırada, bir videoda, bir fotoğrafta kaldı.
Adıyamandaki ailelerimizin kimisi enkazda vefat etti, kimisi başka şehirde kimisi çadırda kimisi köylerde artık hiç kimsenin yeri yurdu kalmadı…
Geri yaşadığınız Şehre evlerinize dönerken balya balya kışlık yiyecek eşyalarınız yok artık, ev ekmeği yok, salça yok, dolmalık kurutmalar yok, turşu küpleri yok, Pırpar cacığı yok, yoğurt sitileri yok, bostanda toplanılan yerli Adıyama biberi, domatesi, patlıcanı yok…
Artık Adıyaman Yok, Evler Yok, Eş Dost Akraba ve Arkadaşlar Yok.
Talan Oldu Adıyaman, Harap Oldu Adıyaman
GHA – Ekonomi Servisi
Erhan Arslan