Atatürkçülük, milliyetçilik, halkçılık ve kamuculuk, mazlum milletleri yutmak için milli devletleri çökertmek isteyen emperyalizmin en güçlü panzehiri ve karşıtlığıdır.
Türk Milleti, başı dik yaşamak, ekonomik ve diğer bütün sorunları çözebilmek ve ayakta kalabilmek için Türk Milli Devleti'ni güçlendirmek, milli ekonomiyi bağımsızlaştırmak zorundadır. Bu da;
Türk Milleti’nin birliği, Türk milli Devleti’nin bekası, vatanın bütünlüğü, ancak emperyalist ABD’nin karşısında direnen, kamucu ve millî bir ekonomi ile bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni taçlandıran üreten bir Türkiye ile mümkün olabilir.
BUNUN TEK YOLU DA;
Tam bağımsız bir Türkiye için, milleti çelik gibi birleştirecek ve üreten Türkiye’yi yeniden 1930'lu yıllarda olduğu gibi hayata geçireceğiz!
İçinde bulunduğumuz ve önümüzde daha da artacak olan sıkıntı ve zorluklar, ancak güçlü devlet ve üreten Millet ile kamucu ve halkçı bir program ve irade ile alt edilebilir.
Aksi durumda her zorlukta ve hatta yapılan her zamda sadece sızlanır, "ellerim kırılsaydı oy vermeseydim, pişmanım" der kıvranırız!
Öyle de oldu zaten!
Bu halkçıılğın zıttı olan liberal sistemde bizim için çıkış yoktur!
Yakınmanın, sızlanmanın yararı da yoktur!
Maaşlara yapılacak 3-5 bin lira artışlarla hiçbir sorun çözülemeyeceğini hükümet de görmektedir!
Ancak hükümet çaresizdir! Milli ve halkçı bir ekonomik programı yoktur!
Çünkü elindeki anahtar, Türkiye'nin kapısına ve yapısına uygun değildir.
Üretmeden, dışarıdan yüksek faizler karşılığı gelen para ile tefecilere borçlanarak, kısacası büyük bir ülke olan Türkiye'nin sorunlarını çözebilecek çarklar, taşıma suyla dönmez!
O halde, çıkış nerededir?
Bu sistemin Türkiye, Türk Milleti ve Türk Milli Devleti için hayırlar sağlayacak olumlu bir tek yönü ve tarafı da yoktur.
İçinde bulunduğumuz koşullarda deneme-sınama yolu ile de sorunları çözebilme şansı asla söz konusu değildir.
Seçimin üzerinden sadece 1,5 ay geçmesinden sonra yapılan bir ankette oy veren dört seçmenden birinin, kısacası bütün seçmenlerin % 25'inin pişman olması, artık geleceği belli olmayan sürecin böyle devam etmeyeceğini de açıkça göstermektedir.
Esasen AKP hükümeti de bu durumu çok net görmektedir!
Ancak hükümet çaresizdir ve milletten ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın panik içindedir. Eli ayağına dolaşmaktadır. Çözümü yoktur!
Maaşlara yapılacak 3-5 bin lira artışlarla milletin de hiçbir sorunu çözülemeyecektir!
O halde, çıkış nerededir?
Bilinmesi gereken öncelikle budur!
Çözüm, çökertici, yıkıcı ve yakıcı emperyalizme karşı millî bir direnme hattı yaratmak için Türk milletinin en geniş birliğini sağlamada kamucu çıkışta ve halkçı iradededir!
Çözüm ve çıkış yolu, planlı kamucu kalkınmada, yatırım ve istihdamı ülkenin her karış toprağına yayarak işsizliği sona erdirerek üreten, büyüyerek de hakça paylaşım ile ülke genelinde yoksulluğu sona erdiren huzurlu Türkiye'dedir….!…
GHA - Ekonomi servisi
Erhan Arslan