Faizin Tatlı Zehri ve Ekonominin Çöküşü
Erhan Arslan – Ekonomi Servisi Müdürü
Eskiden faiz, toplumun geniş kesimleri tarafından uzak durulması gereken, hatta dini ve ahlaki gerekçelerle eleştirilen bir kavramdı. 10 kişiden yalnızca 2-3’ü faizle ilişkili işlemlere başvurur, kalanlar ise mesafesini koruyarak “Bizi ilgilendirmez” düşüncesiyle bu döngünün dışında kalmayı tercih ederdi.
Ancak bugün tablo tamamen değişti. Artık 10 kişiden 9’u faizin kucağına düşmüş durumda. Faiz, bireysel kazançların cazibesine kapılanları hızla içine çeken bir girdap gibi. Kısa vadede rahatlama sağlayan bu sistem, aslında toplumu ve ülkeyi derinden yaralıyor.
Faizin Ekonomiye Etkisi
Faiz, ilk bakışta bireylere küçük kazançlar sağlasa da, aslında ekonominin damarlarından çekilen kandır. Üretimi durduran, yatırımları azaltan, iş yerlerinin kapanmasına yol açan bir sistemdir. Çünkü faizin olduğu yerde, kolay kazanç sağlayan borçlanma sistemi üretimden daha cazip hale gelir.
Bugün bireysel çıkarlarını ön planda tutarak faizi benimseyen kesimler, bu davranışın ülke ekonomisine verdiği zararı göremeyecek kadar körleşmiş durumda. Faizle elde ettikleri küçük kazançlarla mutlu olduklarında, aslında ekonomiyi nasıl baltaladıklarının farkında değiller.
Üretim Kültürünün Yok Oluşu
Faizin uzun vadeli etkilerinden biri de üretim kültürünün kaybolmasıdır. Çalışmak, üretmek, yeni değerler yaratmak yerine kolay kazanç elde etme alışkanlığı toplumun geneline hakim oluyor. İnsanlar, “Neden üretimle uğraşayım? Daha kolay yollar varken” diyerek girişimcilikten uzaklaşıyor. Bu da ekonomik durgunluk ve toplumsal ayrışmaların temel taşlarını döşüyor.
Üretimden kopan bir toplum, uzun vadede hem ekonomik hem de sosyal olarak büyük zararlara uğrar. İşsizlik artar, gelir dağılımındaki eşitsizlik derinleşir ve toplumsal huzursuzluk kaçınılmaz hale gelir.
Faiz Lobisinin Etkisi ve Toplumsal Körlük
Faiz lobisinin etkisi altında bir toplumun en büyük handikapı, bireysel kazançların artarken, kolektif bir zararın fark edilmemesidir. Faize dayalı sistem, bireysel olarak kazançlı görünse de, gelecek nesillere yıkıcı bir ekonomik miras bırakır.
Bugün insanlar, faizle sağladıkları kısa vadeli kazançların bedelini sadece kendilerinin değil, çocuklarının ve torunlarının da ödeyeceğini unutuyor. Faiz, tatlı bir zehir gibi; kısa vadede ferahlık verse de, uzun vadede ekonomiyi çökerten bir etkisi var.
Gerçek Kalkınma İçin Çözüm
Eğer gerçek bir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah istiyorsak, faizin yıkıcı etkilerinden uzaklaşmalıyız. Bunun yerine üretim, istihdam ve değer yaratmayı önceleyen bir anlayışa yönelmeliyiz. Güçlü bir ekonomi, borçlanmayla değil; alın teri, üretim ve yenilikçilikle inşa edilir.
Faize bağımlı bir toplumdan üretken bir topluma dönüşmek, sadece ekonomiyi değil, toplumsal huzuru ve bağımsızlığı da güçlendirecektir. Çünkü gerçek zenginlik, faizle değil; emekle kazanılır.
“Kalemden Kağıda Yansıyanlar” köşesinden…