GAZETECİLER ÖZGÜRLÜĞÜN TEMİNATIDIR!
Gazeteciler Cemiyet Başkanları, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti Mersin İl Temsilcisi Hakan Koçman, Kurulan Kumpası Açıkladı!
Türkiye’de basın özgürlüğü bir kez daha büyük bir sınavdan geçti. İstanbul’daki protestoları takip ederken gözaltına alınan ve tutuklanan 7 gazeteci, haftalar süren hukuksuzluğun ardından serbest bırakıldı. Ancak bu süreç, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil, basın üzerindeki artan baskının ve sistematik sansürün en somut örneklerinden biri olarak tarihe geçti.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, çeşitli Gazeteciler Cemiyetlerinin başkanları ve Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti Mersin İl Temsilcisi Hakan Koçman, yaşanan bu hukuksuzluğa ve gazetecilere kurulan kumpasa dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
GAZETECİLERE TUZAK MI KURULDU?
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilerin mesleklerini icra ederken nasıl bir kumpasın içine çekildiklerini şu sözlerle anlattı:
“…Dosyalarına ‘delil’ olarak konan fotoğrafları görünce, gazetecilere kurulan kumpas ortaya çıkmış oldu. Öyle ‘ilginç’ açılardan çekilmişlerdi ki… Gazetecilerin hiçbirinin elindeki fotoğraf makinesi, kamerası ve mikrofonu gözükmüyordu. Boyunlarında takılı olan basın kartları seçilmiyordu. Oysa o anlarda çektikleri fotoğraf ve videolar, başta çalıştıkları kurumlar olmak üzere pek çok basın yayın kuruluşu tarafından kullanılmıştı. Polis, ödüllü foto muhabirlere, fotoğrafla tuzak kurmuştu adeta. Vurgulamak gerekir ki tutuklanan meslektaşlarımız, hemen hemen tüm toplumsal olaylarda haber takibi yapan gazeteciler olup meslekî kimliklerinin emniyet personelince bilinmeme ihtimali yoktur…”
Bu açıklama, basın mensuplarının mesleklerini icra ederken nasıl bir hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıklarını açıkça gözler önüne seriyor. Olayı takip eden gazeteciler, olayın failleri gibi gösterildi. Basın kartlarının ve gazetecilik ekipmanlarının görünmediği açılardan çekilen fotoğrafların delil olarak kullanılması, basın özgürlüğünün ne denli büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Ancak gerçek açıktır: Gazetecilik suç değildir!
ULUSLARARASI GAZETECİLER CEMİYETİ MERSİN İL TEMSİLCİSİ HAKAN KOÇMAN: “HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANAMAZ!”
Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti Mersin İl Temsilcisi Hakan Koçman da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, basın özgürlüğüne yönelik artan baskılara sert tepki gösterdi:
“Haber alma özgürlüğü kısıtlanamaz! Gazeteciler, halkın gözü ve kulağıdır. Onların özgürlüğü, halkın özgürlüğünün garantisidir. Basın susturulursa, toplum körleşir ve sağırlaşır. Gazetecilerin suçlu gibi gösterilmesi, basın özgürlüğüne yönelik ağır bir ihlaldir. Bu yanlıştan dönülmelidir!”
Koçman, Türkiye’de gazetecilere yönelik baskıların yalnızca basın mensuplarına değil, tüm topluma yönelik bir tehdit olduğunu vurgulayarak, bağımsız medyanın korunması gerektiğini belirtti.
Son yıllarda basına yönelik baskıların arttığına dikkat çeken Koçman ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanları, özellikle protestolar, toplumsal olaylar ve hükümet politikalarına yönelik eleştirileri takip eden gazetecilerin hedef alındığını ifade etti.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOKSA, DEMOKRASİ DE YOKTUR!
Bağımsız bir medya olmadan, halkın gerçekleri öğrenmesi ve sağlıklı kararlar alması mümkün değildir. Demokratik toplumlarda basın, iktidarın denetlenmesi ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için hayati bir görev üstlenir.
Ancak bugün Türkiye’de:
• Gazetecilere yönelik baskılar artmaktadır.
• Muhalif gazeteciler hedef alınarak susturulmaya çalışılmaktadır.
• Bağımsız medya organları çeşitli yöntemlerle sansüre uğramaktadır.
• Gazetecilik faaliyetleri kriminalize edilmekte ve suç gibi gösterilmektedir.
Bu baskılar yalnızca gazetecileri değil, halkın haber alma hakkını da doğrudan etkilemektedir. Bir toplumun basını özgür değilse, halkın bilgilenme ve bilinçli karar alma hakkı da engellenmiş olur.
GAZETECİLER ÖZGÜR OLMADAN HALK DA ÖZGÜR OLAMAZ!
Gazetecilik, anayasal bir hak ve kamu yararına yapılan bir meslektir. Halkın haber alma hakkı, doğrudan gazetecilerin özgürlüğü ile bağlantılıdır.
Bu yüzden;
✅ Gazetecilerin mesleklerini özgürce yapabilmeleri sağlanmalıdır.
✅ Gazetecilere yönelik keyfi gözaltı ve tutuklamalara son verilmelidir.
✅ Bağımsız ve özgür medya teşvik edilmelidir.
✅ Basın mensuplarının güvenliği sağlanmalı, hukuki güvenceler artırılmalıdır.
✅ Gazetecilik faaliyetleri kriminalize edilmemeli, halkın haber alma hakkı korunmalıdır.
Bugün serbest bırakılan 7 gazeteci için verilen tahliye kararı, basın özgürlüğü açısından olumlu bir gelişme olsa da, bu baskının tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Türkiye’de basın özgürlüğü tam anlamıyla sağlanana kadar mücadele devam etmelidir!
Özgür gazetecilik, özgür toplum demektir!