GENÇLERİN SESİ: GELECEĞİMİZİ ÇALDILAR
Türkiye’de gençlerle yapılan hemen her sohbet, benzer bir noktada düğümleniyor: Geleceksizlik, umutsuzluk ve sisteme karşı derin bir güvensizlik…
Bir zamanlar büyük hayalleri olan, ülkesinde kalıp üretmek, çalışmak, kendine bir yaşam kurmak isteyen gençler, artık “Burada bir gelecek göremiyorum” diyor. Kimisi yurt dışına gitmek için yollar arıyor, kimisi işsizlik ve güvencesizlikle boğuşuyor, kimisi ise baskı ortamında kendisini sıkışmış hissediyor.
Gençler uzun süredir siyasal ve ekonomik düzenin kendilerine hiçbir şey sunmadığını düşünüyor. Bunu söylerken de çoğu zaman öfkeli, bazen yılgın, kimi zaman da bıkkın bir tavır sergiliyorlar. Artık “umut” kelimesi bile birçok gencin sözlüğünden silinmiş durumda. “Geleceğimi çaldılar” ifadesi ise gençlerin içinde bulunduğu psikolojik durumun en sert özeti.
EKONOMİK ÇIKMAZ: UMUTSUZLUĞUN TEMELİ
Gençleri en çok zorlayan alan ekonomi. TÜİK verilerine göre bile genç işsizlik oranı Türkiye’de oldukça yüksek. Fakat mesele sadece işsizlik değil, çalışabilenlerin bile güvencesiz ve düşük ücretlerle hayatta kalmaya çalışması.
Bugün bir üniversite mezunu, asgari ücret ya da biraz üzerinde bir maaşla iş bulabiliyor ve bu gelirle bırakın birikim yapmayı, temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanıyor. Kiralar her geçen gün artıyor, büyükşehirlerde yaşayan gençler için barınma adeta bir lüks haline gelmiş durumda. Eğitimine devam etmek isteyenler, yüksek lisans ya da doktora yapmak isteyenler için ise burs olanakları yetersiz, akademik kadrolara girmek neredeyse imkânsız. Çünkü liyakatsiz atamalar ve kayırmacılık, gençleri akademiden de dışlıyor.
Özetle, ekonomik sistem gençleri desteklemek yerine, onlara daha fazla yük bindiriyor. Bugün Türkiye’de genç olmak, bir gelecek inşa etmek yerine hayatta kalma mücadelesi vermek anlamına geliyor.
ÖZGÜRLÜKLERİN DARALMASI: NEFES ALACAK ALAN YOK
Ekonomik sıkıntılar yetmezmiş gibi, Türkiye’de gençler siyasi ve sosyal baskıdan da bunalmış durumda. İfade özgürlüğünün giderek daraltılması, sosyal medyada yapılan paylaşımlar nedeniyle gözaltılar, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının engellenmesi gibi faktörler, gençlerin kendilerini baskı altında hissetmesine neden oluyor.
Gençler artık sadece ekonomik anlamda değil, düşüncelerini ifade etme ve kendilerini gerçekleştirme konusunda da sıkışmış hissediyor. Üniversiteler özgür bilim üretme merkezi olmaktan çıkıp siyasi baskıların bir uzantısı haline gelmiş durumda. Rektör atamalarından öğrenci eylemlerine kadar birçok alanda gençlerin sesi kısılmaya çalışılıyor.
Bu nedenle gençlerin büyük bir bölümü, yalnızca ekonomik değil, siyasal ve sosyal anlamda da bir çıkış arıyor. Yurtdışına gitme isteği, yalnızca daha iyi bir iş bulma umudundan değil, aynı zamanda daha özgür bir yaşam sürme arzusundan da kaynaklanıyor.
MUHALEFET BU MESAJI ALACAK MI?
Gençler için mevcut iktidarın yarattığı düzenin artık bir karşılığı yok. Erdoğan ve rejimi, gençlere umut vadetmiyor. Ancak mesele burada bitmiyor. Gençler, sadece iktidara değil, muhalefete de mesafeli. Çünkü muhalefet de gençlerin beklentilerini yeterince karşılayamıyor.
Muhalefet partileri, gençlerin taleplerini duyduğunu iddia etse de, onları gerçekten dinleyip dinlemedikleri tartışmalı. Seçim dönemlerinde sosyal medyada birkaç gençlik odaklı kampanya yürütmek ya da bazı vaatler sıralamak, gençlerin güvenini kazanmaya yetmiyor. Gençler, iktidarın alternatifi olarak sunulan muhalefetin de somut adımlar atmasını istiyor.
Peki, muhalefet gençleri kazanmak için ne yapmalı?
• Öncelikle gençlerin sorunlarını ve taleplerini sadece seçim dönemlerinde değil, her zaman gündemde tutmalı.
• Liyakat esaslı, adil bir sistemin nasıl kurulacağına dair somut çözümler sunmalı.
• Gençlerin ekonomik sıkıntılarını hafifletecek, barınma, eğitim ve istihdam olanaklarını genişletecek projeler üretmeli.
• Gençlerin siyasete ve karar alma süreçlerine aktif katılımını sağlamalı. “Gençlik kolları” düzeyinde kalmayan, gençlerin gerçekten söz sahibi olduğu bir yapı inşa etmeli.
• Sosyal özgürlükler ve ifade hürriyeti konusunda net ve kararlı bir duruş sergilemeli.
Muhalefet, bu adımları atmazsa gençler sadece mevcut iktidara değil, genel olarak siyasete de sırtını dönecek. Ve bu, yalnızca muhalefet için değil, Türkiye demokrasisi için de büyük bir tehlike olacak.
GENÇLER ARTIK SADECE SEYİRCİ DEĞİL, ÖZNEDİR
Türkiye’de gençler artık siyasetin edilgen bir unsuru değil, kendi kaderlerini belirlemek isteyen aktif bir nesil. Geçmişte olduğu gibi sadece belli sloganlarla yönlendirilebilecek bir seçmen kitlesi değiller. Daha sorgulayıcı, daha talepkâr ve daha netler. Siyasi partiler bu gerçeği görmezden gelirse, gençlerin siyasetten tamamen uzaklaşmasına neden olabilirler.
Bugün Türkiye’de gençlerin istediği şey çok basit: Adalet, eşitlik, özgürlük ve refah. Bunları sağlayamayan her siyasi yapı, gençlerin gözünde meşruiyetini kaybedecek.
Muhalefet bu sese kulak vermezse, gençlerin siyasetten tamamen kopmasını izlemek zorunda kalacak. Ama eğer gençleri gerçekten dinler ve harekete geçerse, Türkiye’nin geleceğini hep birlikte inşa etmek mümkün olacak.
Gençlerin dediği gibi: Yaşamak istiyoruz. Geleceğimizi geri istiyoruz.
HALKIN SESİ
📧 Her türlü soru ve geri bildiriminiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz: guncellhaberajans@gmail.com
