featured
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. Gösteriş mi, Paylaşım mı? Ramazan’da Sofraların İki Yüzü

Gösteriş mi, Paylaşım mı? Ramazan’da Sofraların İki Yüzü

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

RAMAZAN GELDİ, HOŞ GELDİ… AMA HER EVE AYNI GELDİ Mİ?

Nihal Taş’ın kaleminden

Ramazan geldi…

Kimi evlerde samimi, inanmış, adanmış insanların tevazusu uyarınca tatlı bir heyecan var. Oruçlar tutuluyor, iftar sofraları dualarla açılıyor. Sofralarda belki çok çeşit yok ama huzur var. Şükür var. Paylaşmanın, bereketin, dayanışmanın ruhu var.

Kimi evlerde ise başka bir telaş hâkim…

Ama o telaş, ibadet neşesinden değil; gösteriş kaygısından doğuyor. O sofralar ne kadar ihtişamlı olursa, ne kadar çeşit çeşit yemekle donatılırsa, sanki o kadar makbul olacakmış gibi bir algı var. İftar sofraları bir yarış alanına dönüyor. Misafir ağırlamak adı altında aşırı tüketim, “Ramazan’a özel” adıyla sunulan abartılı menüler, orucun ruhundan tamamen kopmuş sofralar…

Televizyonlar, sosyal medya, reklamlarda gösterilen Ramazan sofralarına bakarsanız, herkesin masasında en az üç çeşit ana yemek, dört çeşit salata, tatlısı, içeceği eksik olmayan bir sofra var sanırsınız. Oysa gerçekler farklı…

Kimi evlerde ise tek bir soru var: “Acaba iftara ne pişirsek?”

Ama bu soru, yemek seçme lüksü olan birinin aklındaki soru değil. Bu, dolapta ne varsa onunla bir akşam daha geçirmek zorunda olanların çaresiz sorusu… Sofrada ne olursa olsun, yanındaki çocuğa gülümsemek zorunda olan bir annenin, ailesini üzmemek için elinden geleni yapan bir babanın sorusu…

RAMAZAN’DA YARDIM VE GIDA KOLİLERİ

Türkiye’de senelerdir Ramazan ayı denilince akla gelen şeylerden biri de gıda kolileri… Büyük marketler, yardım dernekleri, belediyeler, vakıflar… Herkes Ramazan için gıda kolileri hazırlar. O koliler “yardım” adıyla dağıtılır. İçlerinde neler olur?

• Kuru fasulye

• Nohut

• Mercimek

• Pirinç

• Makarna

• Şehriye

• Sıvı yağ

• Çay

• Şeker

• Salça

• Zeytin

Hadi çok bonkör davranan bir yer olursa, belki bir un paketi, belki bir kutu helva… Ama hepsi bu kadar!

Peki, hiç düşündünüz mü, o koliler o evlere girince nasıl açılıyor?

Bir an için hayal edin…

Yoksul bir ailenin evi. Küçük bir mutfak. Bir kanepe, belki eski bir masa. Kolinin başında annesiyle babası var. Yanlarında çocukları.

Üç yaşında, beş yaşında, yedi yaşında, on yaşında çocuklar…

Bir heyecanla kolinin kapağını açıyorlar. Büyük bir merak var gözlerinde. Çünkü çocuk aklı işte, koli açmak demek sürpriz demek. Bir kutunun içinden çıkan şey, her zaman heyecan vericidir çocuk için.

Ama kutunun içinden çıkanları gördüklerinde heyecanları azalıyor.

Kuru fasulye… Nohut… Pirinç… Mercimek…

Sıvı yağ… Şeker… Çay…

Başka?

Yok.

Ne bir ufak çikolata…

Ne bir gofret…

Ne bir paket bisküvi…

Ne bir lokum, ne bir şeker…

Bir çocuk için küçük bir mutluluk olacak hiçbir şey yok.

Çocukların gözleri yavaş yavaş parlaklığını kaybediyor. Kolinin başından usulca çekilip divana oturuyorlar. Ellerini dizlerinin arasına koyup, sessizce bakıyorlar anneleriyle babalarına.

O anneler, o babalar ne hisseder?

Sevinirler mi, “Hiç yoktan iyidir” diye?

Yoksa o küçücük çocuklarının gözlerinde sönmüş umutları gördükleri için içleri mi burkulur?

Gıda kolisi gönderenler, bu kolileri hazırlayanlar hiç bunu düşündü mü?

YARDIM EDENLER, YARDIM ETTİKLERİNİ HİÇ ANLADI MI?

Ramazan paylaşmaktır, evet. Ama paylaşmak sadece artanı vermek değildir.

Paylaşmak, karşıdakini gerçekten anlamaktır.

O koliyi hazırlayan kişi, “Ben bunu uygun gördüm, bunu yiyeceksin” diyorsa, burada gerçek bir paylaşım var mı?

Zenginler, fakirlere ne yiyebileceğini belirliyor. “Bunlarla idare et” diyor. Ama belki o eve bir kutu tatlı gitse, o çocukların yüzü gülecek.

Bir çocuk için Ramazan’ın tadı, iftardan sonra ağzına attığı bir şeker olabilir. Ama o şeker bile çok görülüyor.

Gıda kolileri dağıtıldı mı?

Dağıtıldı.

Fakir fukaraya ulaştı mı?

Ulaştı.

Peki, gerçekten gönülleri doyurdu mu?

Bunu soran var mı?

Yok. Çünkü herkes kendi sofrasına dönüp, üç çeşit yemek, dört çeşit salata, tatlılar, içecekler, Osmanlı usulü şerbetlerle iftarını yapmaya devam ediyor.

Ve sonra, yediklerinden sonra hazmı kolaylaştırmak için sırtını yaslayıp şöyle diyor:

“Ulan ne yedik be!”

Ramazan geldi, hoş geldi…

Ama herkes için aynı geldi mi?

0
mutlu
Mutlu
1
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Gösteriş mi, Paylaşım mı? Ramazan’da Sofraların İki Yüzü
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin