Katma Değerin Gücü: Demir Külçeden Milyon Dolarlık Ürüne
Ekonomi, yalnızca üretmekle değil, üretileni nasıl değerlendirdiğinizle de ilgilidir.
Ham maddeyi çıkarıp satmak mı, yoksa onu işleyerek yüksek katma değerli ürünlere dönüştürmek mi? İşte bu soru, bir ülkenin ekonomik kaderini belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
Basit bir örnek üzerinden gidelim. Elimizde 1 kilogram saf demir külçesi var. Eğer bu külçeyi ham olarak satarsak, yurtdışında ederi yaklaşık 10 dolar. Ancak, bu demiri işleyip at nalı yaparsak değeri 250 dolara çıkıyor. Daha da ileri gidip dikiş iğnesine dönüştürdüğümüzde, değeri yaklaşık 7.000 dolara ulaşıyor. Fakat demiri saat yayları ve dişlileri gibi hassas parçalar haline getirirsek, kazancımız 2 milyon dolara kadar yükseliyor. İşin zirvesine geldiğimizde ise, litografi ve lazer teknolojisinde kullanılan hassas bileşenlere dönüştürülen demirin değeri tam 25 milyon dolara ulaşıyor.
Şimdi soralım: Eğer elimizdeki madenleri, kaynakları sadece ham olarak satmak “büyük bir ticari başarı” olarak görülüyorsa, bu rakamlar bize ne anlatıyor?
Dünyanın güçlü ekonomilerine baktığımızda, ham maddeyi işleyerek yüksek katma değerli ürünlere dönüştüren ülkelerin ön plana çıktığını görüyoruz. Güney Kore, 1950’lerde fakir bir ülkeyken, bugün dünya çapında teknoloji devleriyle rekabet edebiliyorsa, bunun sırrı ham maddeyi doğrudan satmak yerine, onu işleyerek ileri teknolojiye yatırım yapmasında yatıyor. Almanya’nın otomotiv, makine ve hassas üretim sanayisindeki başarısı da aynı mantığa dayanıyor.
Türkiye’nin yer altı zenginlikleri ve üretim kapasitesi göz önüne alındığında, potansiyelin çok daha yüksek olduğunu söylemek mümkün. Ancak, bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için hammadde ihracatından çok, ileri üretim teknolojilerine yönelmek gerekiyor. Madenleri sadece çıkartıp ihraç etmek yerine, onları uçak, tıbbi cihaz, çip, batarya veya ileri mühendislik ürünlerine dönüştürebildiğimizde gerçek anlamda ekonomik bağımsızlıktan söz edebiliriz.
Bugün doğal kaynaklarımızı ham olarak ihraç ettiğimizde kısa vadede bir gelir elde ediyoruz, evet. Ama uzun vadede teknolojiye yatırım yapan ülkelerin ürettiği katma değerli ürünleri yüksek fiyatlarla satın alıyoruz. İşte bu döngüden çıkmanın yolu, sadece üretmek değil, nasıl üretileceğini ve nasıl değerlendireceğimizi iyi planlamaktan geçiyor.
Özetle, mesele sadece demir değil; mesele, düşünce yapımızı ve üretim stratejimizi değiştirmek. Kaynaklarımızı hammadde olarak satmaktan vazgeçip, işleyerek dünya pazarında yüksek katma değerli ürünler üretir hale geldiğimizde, işte o zaman gerçek anlamda ekonomik bir güç olacağız.
Gelin, 10 dolarlık demir yerine 25 milyon dolarlık teknolojiye yatırım yapan bir ülke olalım.
Mehmet Açık