Aile, Hayatın Gerçek Zenginliğidir
Hayatta sahip olduğumuz makamlar, mevkiler, unvanlar, kariyerler…
Hepsi birer geçici yolculuğun durağıdır. İnsan, bir gün tüm bu sahip olduklarından ayrılır ve geriye sadece bıraktığı izler, ilişkiler ve değerler kalır. İşte bu noktada, aile değerlerinin önemi daha da anlam kazanır.
Sıcak bir yuvada büyüyen çocuklar, sevgi ve güven ortamında yetişir. Bu çocuklar, yalnızca ailelerine değil, aynı zamanda topluma da faydalı bireyler olurlar. Çünkü aile, bir insanın ilk okulu, ilk sığınağı ve ilk öğretmenidir.
Ne yazık ki günümüzde, kariyer hedefleri, maddi kazançlar ve bireysel başarılar çoğu zaman aile değerlerinin önüne geçiyor. Anne ve babalar, daha iyi bir hayat sunabilmek için çocuklarına zaman ayırmayı ihmal ediyor. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek var: Bir çocuğun en büyük ihtiyacı sevgi, anlayış ve paylaşmaktır. Çocuklar, pahalı oyuncaklardan, lüks hediyelerden çok, kendilerini dinleyen bir anneye, şefkatle sarılan bir babaya ihtiyaç duyar.
Mutlu bireyler yetiştirmenin sırrı, güçlü bir aile yapısından geçer. Bunun temelinde ise karşılıklı sevgi, saygı ve fedakârlık yatar. Aile içinde ne kadar güçlü bağlar kurulursa, o bağlar çocuğun kişiliğinde o kadar sağlam bir temel oluşturur. Çocuk, gördüğü sevgiyi, dış dünyada başkalarına da yansıtır.
Aile, sadece biyolojik bir bağ değildir; aynı zamanda ruhsal bir bağdır. Bu bağı güçlü tutabilmek için emek vermek, zaman ayırmak ve bazen fedakârlık yapmak gerekir. Çünkü hayatın sonunda hatırlayacağımız şey, kazandığımız para değil, sevdiklerimizle paylaştığımız anlar olacaktır.
Unutmayalım, evde mutlu bir çocuk varsa, toplumda mutlu bir birey olacaktır. Bu yüzden hayatta her şeyden önce sıcak bir yuvaya, sevgi dolu bir aileye sahip olmayı hedeflemeliyiz. Makamlar, mevkiler gelip geçer; ancak aile, hayatın gerçek zenginliğidir.
Nihal Taş