İklim Krizi ya da Değişimi: Düzenin Yeniden Şekillenişi
İklim değişikliği, yalnızca çevresel bir sorun değil, toplumsal, ekonomik ve siyasi yapılar üzerinde derin etkiler bırakan bir süreçtir.
Dünya genelindeki devletler, iklim değişikliğinin etkilerini anlamakta ve bu değişime uyum sağlamada zorlanmaktadır. Kimi ülkeler iklim değişikliğini bir kriz olarak değerlendirirken, diğerleri bu süreci global düzeyde bir yeniden şekillenme ve düzen değişikliği olarak görmektedirler.
Geçmişteki Kültürlerin Çöküşü ve İklim Değişimi
Birçok uygarlığın çöküşünde iklim değişikliği önemli bir rol oynamıştır. Anadolu’nun eski halklarından Hititler, tarihlerinde büyük bir süper güçken, aniden tarih sahnesinden kaybolmuşlardır. Bu kayboluşun ardında, uzun süren kuraklık ve buna bağlı göçler yer almaktadır. Bu da bize, iklimin toplumsal düzenleri ne denli değiştirebileceğini gösteriyor. Hititlerin çöküşü, yalnızca coğrafi bir kayıp değil, toplumların varlıklarını sürdürebilmesi için iklimin ne kadar kritik bir faktör olduğunu kanıtlamaktadır.
Günümüzde ise iklim değişikliği, yalnızca bir çevre sorunu olmanın ötesine geçmiş, uluslararası ilişkilerden ekonomik yapılarımıza kadar tüm toplumsal düzene etki etmeye başlamıştır. Bu, eskiden sadece çevresel bir mesele olarak algılanan iklim değişikliğini, küresel düzenin yeniden şekilleneceği büyük bir dönüşümün parçası hâline getirmiştir.
İklim Krizi: Küresel Bir Siyasi Dönüşümün İşareti
İklim değişikliği, günümüzde gelişmiş ülkeler için bir tür kriz olarak tanımlanmaktadır. Zira bu ülkeler, küresel ekonomik ve siyasi düzenin yöneticileri konumundadır ve bu düzende iklim değişikliği gibi büyük bir sorun, mevcut sistemin bozulmasına yol açabilir. Bununla birlikte, iklim değişikliği sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi düzenin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılacak kadar derindir. Mevcut küresel ekonomik sistemin yapıcıları, bu yeni iklim düzenini kontrol altına almaya çalışacaklar, ancak bu süreç, onların bekledikleri kadar kolay olmayacaktır.
Günümüzde ekonomik güç dengeleri de değişmektedir. Dünya üretim merkezi, Batı’dan Doğu’ya kaymaktadır. Asya’nın yükselen gücü ve özellikle BRICS ülkelerinin oluşturduğu alternatif finansal sistemler, Batı’nın ekonomik ve finansal hegemonyasına meydan okumaktadır. Bu durum, yalnızca ekonomik ilişkilerde değil, küresel ticaret ve iklim politikalarındaki değişimle de paralellik göstermektedir. BRICS ülkelerinin yeni bir para birimi çıkarma arayışı, küresel iklim krizinin ekonomik bir yansımasıdır.
Küresel Değişimin İzleri: Buzulların Erimesi ve Yeni Ticaret Yolları
Küresel iklim değişikliğinin etkileri, sadece hava koşullarında değişikliklerle sınırlı kalmamaktadır. Kuzey ve Güney Kutbu’ndaki buzulların erimesi, yeni ticaret yollarının açılmasına yol açmaktadır. Ayrıca, eriyen buzullar ile birlikte, yeni tarım alanları ve yerleşim yerleri ortaya çıkmaktadır. Ancak bu değişim, yalnızca fırsatlar yaratmakla kalmaz, aynı zamanda yeni hastalıkların ve küresel göçlerin de önünü açmaktadır. Doğal denge bozulduğunda, hem insanlar hem de diğer canlılar büyük bir tehdit altına girmektedir.
Bu durum, iklim değişikliğinin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel bir kriz olduğunun altını çizmektedir. Tüm toplumlar bu değişimden etkilenmektedir ve bu değişimin sonuçlarını anlamak, bu süreçteki riskleri doğru bir şekilde öngörebilmek, geleceğe yönelik stratejiler geliştirebilmek açısından kritik önem taşımaktadır.
Yeni Bir Ekonomi Politiği ve Küresel İklim Mücadeleleri
İklim değişikliği ile mücadele için küresel düzeyde birçok protokol ve anlaşma geliştirilmiştir. Birleşmiş Milletler tarafından 1997’de kabul edilen Kyoto Protokolü, ülkelerin sera gazı salımlarını azaltmayı hedeflemekteydi. Ancak gelişmiş ülkeler, en fazla kirliliği üreten ülkeler arasında yer almalarına rağmen, bu protokole tam anlamıyla uymamışlardır. Bu durum, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelede sorumluluklarını yeterince yerine getirmediklerini göstermektedir.
Türkiye, Kyoto Protokolü’ne taraf olmuş, ancak özellikle Paris Anlaşması’na yönelik yaklaşımı, gelişmekte olan ülkelere yönelik adil bir çözüm önerisinin eksikliğini ortaya koymaktadır. 2021 yılında Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylaması, küresel düzeydeki bu mücadeleye katılımını resmi olarak kabul etmesine rağmen, gelişmekte olan bir ülke olarak, iklim değişikliği ile mücadele adına alacağı yüklerin büyüklüğü konusunda endişeler mevcuttur. Gelişmiş ülkeler, iklim değişikliği çerçevesinde bazı ülkeleri mali yükümlülüklerle sorumlu tutarken, sanayileşmiş ülkeler bu yüklerin altında kalmaktan kaçınmak için protokolleri manipüle edebilmektedir.
Postmodern Kapitülasyonlar ve Türkiye’nin Stratejisi
İklim değişikliği ile ilgili yapılan küresel çalışmalar ve uygulanan protokoller, zaman zaman gelişmekte olan ülkeler için “postmodern kapitülasyonlar” şeklinde değerlendirilmiştir. Yani, sanayileşmiş ülkeler, küresel ticaretin ve sanayinin gelişmesine katkı sağlamışken, bu ülkelerin üzerinde en büyük etkileri bırakan karbon salınımı ve çevresel kirliliği sonradan diğer ülkelere yüklemeyi tercih etmektedirler. Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele adına üzerine düşen sorumlulukları yerine getirirken, bu tür uygulamalarla kendi kalkınmasını riske atmamalıdır. Türkiye’nin bu süreçte milli çıkarlarını gözetmesi, gelişmekte olan ülkelerin sesini duyurması ve uluslararası düzeyde daha adil çözümler önermesi gerekmektedir.
Sonuç ve Gelecek Perspektifi
İklim değişikliği yalnızca çevresel değil, küresel düzenin yeniden şekillendiği, yeni bir ekonomik, siyasi ve toplumsal yapının temellerinin atıldığı büyük bir değişimdir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, bu süreçte kendi kalkınmalarını savunmalı ve iklim değişikliğine karşı adil ve sürdürülebilir bir çözüm arayışını savunmalıdır. İklim değişikliği, dünyanın ekonomik ve siyasi düzenini değiştirecek kadar önemli bir mesele olup, bu süreçte atılacak adımların doğru ve stratejik olması, sadece çevresel değil, ekonomik ve toplumsal açıdan da tüm ülkeler için belirleyici olacaktır.
Mehmet Açık
📧 Her türlü soru ve geri bildiriminiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz: guncellhaberajans@gmail.com