İnsan Olmak İçin Öğütler: Bilgi Yetmez, Ruhunuzu Eğitin
İnsan olmak, yalnızca doğup büyümek, bir meslek sahibi olmak, aile kurmak ya da hayatın getirdiklerine razı gelmekten ibaret değildir. İnsan olmak, dünyaya bir anlam katmak, yaşadığımız süre içinde sadece kendi varlığımızı sürdürmekle kalmayıp başkaları için de bir şeyler yapabilmektir.
İnsan olmak, aç bir çocuğun varlığını bilip rahat uyuyamamaktır. Dünyanın bir yerinde açlık çeken, yoksulluk içinde yaşayan bir çocuk varken, huzur içinde yaşamak insanın vicdanını yaralar. Gerçek bir insan, kendi rahatını düşündüğü kadar başkalarının da refahını gözetir. Empati kurar, adalet duygusunu yitirmez ve toplumun sesi olmayı görev bilir.
Özgürlüğün olmadığı bir dünyada yaşamın anlamı da sorgulanır. Özgürlük, sadece bireysel bir hak değildir; aynı zamanda insanın kendini gerçekleştirme yolunda en önemli ihtiyaçlarından biridir. Tarih boyunca nice insan, özgürlüğü uğruna bedel ödemiş, zincirleri kırmak için mücadele vermiştir. Özgürlüğü kaybetmiş bir toplum, sadece bireysel haklarından mahrum kalmaz; aynı zamanda düşünme, üretme ve gelişme gücünü de kaybeder.
Haksızlığa Karşı Sessiz Kalmayın
Haksızlık karşısında susmak, ona ortak olmak demektir. Günümüzde birçok insan, gördüğü haksızlıkları kabullenmiş, sessizliğe gömülmüş durumda. Oysa gerçek cesaret, sadece fiziksel tehditler karşısında değil, adaletsizlik karşısında da dik durabilmektir. Haksızlık söz konusu olduğunda korkuya yenik düşmemek, insan olmanın en temel gereklerinden biridir.
Korku, insanın en büyük sınavıdır. Bazen bir ejderhaya karşı değil, toplumun dayattığı kurallar, baskılar ve öğrenilmiş çaresizlik karşısında mücadele etmemiz gerekir. Martin Seligman’ın deneyinde, çaresizliği öğrenen köpekler, kurtulabilecekleri halde artık mücadele etmeyi bırakırlar. Aynı şey insanlar için de geçerli. Eğer haksızlıklar karşısında susmaya, baskılara boyun eğmeye alışırsak, bir süre sonra mücadele etme isteğimizi kaybederiz. Oysa insanın doğasında mücadele etmek, direnmek ve daha iyi bir dünya için çaba göstermek vardır.
Bilgi Yetmez, Ruhunuzu Eğitin
Bilgi güçtür, ancak insan olmak için tek başına yeterli değildir. Bilgi, bir silah gibi hem iyilik hem de kötülük için kullanılabilir. Onu nasıl kullanacağımızı belirleyen şey, ruhumuzun eğitilmiş olup olmadığıdır. Bilgiyi vicdan, adalet, merhamet ve ahlakla bütünleştiremezsek, yalnızca bilen insanlar oluruz, ama gerçekten insan olamayız.
Bu yüzden, sadece okumak yetmez; okuduklarımızı içselleştirmeliyiz. Üzerine düşünmeli, tartışmalı, sorgulamalı ve en önemlisi, bu bilgileri insanlığın hizmetine sunmalıyız. Yazmalı, anlatmalı ve gelecek nesillere aktarmalıyız. Çünkü dünya, ancak bilgiyi doğru şekilde kullanan insanların çabasıyla güzelleşebilir.
İnsan, sadece kendi dünyasında yaşamaz. Onun varlığı, çevresiyle, toplumu ve dünyayla anlam kazanır. Bu yüzden insan olmak, sadece bireysel başarılarla değil, başkaları için ne yaptığımızla da ölçülmelidir. Bilginizi başkalarına fayda sağlayacak şekilde kullanmadığınız sürece, onu ne kadar biriktirdiğinizin bir önemi yoktur.
Dünyadan Eksik Gitmeyin
İnsan, bu dünyaya bir iz bırakmak için gelir. Kimileri bu izi eserleriyle, kimileri iyilikleriyle, kimileri de yetiştirdiği insanlar aracılığıyla bırakır. Önemli olan, dünyadan eksik gitmemektir. Yaşarken bir anlam oluşturabilmek, varoluşunu tamamlayabilmektir.
Bu yüzden durmadan okuyun, düşünün, yazın, anlatın. Sadece bilgiyi değil, insan olmanın erdemlerini de öğrenin. Adaletin, merhametin, vicdanın, iyiliğin bilgisine de ulaşın. Ruhunuzu güzellikle eğitin ki, bilginiz insanlığa hizmet edebilsin.
Unutmayın, bilgi sizi güçlü kılar ama sizi insan yapmaya yetmez. Gerçek insan olmak için ruhunuzu da beslemeniz gerekir.
Mehmet Açık