featured
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. Karakuşi Kadı’dan Günümüze: Adaletin Güçlüler İçin İşlediği Düzen!

Karakuşi Kadı’dan Günümüze: Adaletin Güçlüler İçin İşlediği Düzen!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Ananı Öpen Kadı” ve Adaletin Gerçek Yüzü

Osmanlı döneminin en ünlü kadılarından Karakuşi Kadı, yolsuzluklarıyla tanınan ve halk arasında adaletin nasıl manipüle edilebileceğinin simgesi haline gelmiş bir isimdir.

Onun hikâyesi, sadece döneminin değil, bugünün de adalet sistemi için önemli bir uyarıdır. Karakuşi Kadı’nın verdiği kararlar, hukukun değil, kişisel çıkarların ve gücün egemen olduğu bir düzene dair kritik bir bakış açısı sunuyor.

Karakuşi Kadı’nın “Adalet”i: Kendi Çıkarını Gözetecek Kararlar

Fıkra, toplumda adaletin nasıl bozulduğunu ve kişisel çıkarlar uğruna nasıl şekillendirildiğini etkili bir şekilde anlatır. Karakuşi Kadı, herkesin haklarını gözetmek yerine, gücün ve çıkarın peşinden gider. Fırıncıyı ve ördeğin sahibini karşı karşıya getiren olayda, Kadı’nın verdiği kararlar, kanunun nasıl kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirilebileceğini gösterir. Ördek meselesi “uçan” bir mantıkla çözüme kavuşturulurken, gayrimüslim vatandaşın gözünü çıkaran fırıncıya da, ona aynı acıyı yaşatmakla tehdit edilir. Çocuğunu kaybeden kadına ise “Yeni bir çocuk yap” denir. Bu adalet anlayışı, sadece bireysel çıkarları gözetmekte, toplumsal vicdanı göz ardı etmektedir.

Bu fıkradan çıkarılacak ders, sadece Osmanlı dönemine ait değil, hâlâ günümüzde de geçerliliğini koruyan bir eleştiridir. Adaletin güce teslim olduğu, hukukun ise zaman zaman kişisel çıkarlar doğrultusunda işlediği bir toplumda, bireylerin hakları ve haklılıkları nasıl göz ardı edilebilir, bunu gözler önüne seriyor.

Günümüz Adaletinde “Karakuşi Kadı” Mirası

Bugün, Türkiye’de veya dünya genelinde bazen benzer hikâyelerle karşılaşıyoruz. Adaletin yerine getirilmesi gereken asıl amacı, zaman zaman güçlünün ya da zenginin yanında yer alarak savsaklanabiliyor. Anayasa’daki 43. ve 56. maddelere baktığımızda, devletin çevreyi koruma, halkın eşit haklardan faydalanmasını sağlama yükümlülüğü açıkça belirtilmiş olsa da, bu düzenlemeler genellikle güçlünün ve çıkar çevrelerinin etkisiyle ihlal edilebiliyor. Kıyıların ticarileşmesi ya da çevreye zarar veren projelere göz yumulması, her ne kadar yasal olarak yanlış olsa da zaman zaman bir şekilde hukuken geçerli hale getiriliyor.

“Ananı öpen kadı” ifadesi, sadece Osmanlı’daki bir durumu anlatmaz. Bugün, zengin ve güçlü olanların haklı sayılmaya devam ettiği, yoksulların ise adaleti ararken sistemle boğuşmak zorunda kaldığı bir gerçeği yansıtır. Adaletin keyfi kararlarla şekillendiği bir toplumda, güçlülerin haksız kazançlar elde etmesi, aslında uzun vadede adaletin temellerini sarsar.

Güçlülerin Haksız Kazançları ve Toplumsal Adaletin Sağlanması

Fıkra, devletin halkla ve halkın haklarıyla nasıl ilişkilendiğine dair önemli bir eleştiri sunuyor. Süleyman Demirel’in, “Ananı öpen kadı ise; kime şikayet edeceksin?” sözleri, ülkedeki adaletin ne kadar çarpık ve kişisel çıkarlar doğrultusunda şekillendiğini anlatan bir eleştiridir. Gerçekten de, güçlüler ve zenginler için adaletin daha farklı işlediği bir toplumda, herkesin eşit haklara sahip olması ne yazık ki mümkün olamıyor.

Bugün de hukuk sisteminde benzer çarpıklıklar yaşanabiliyor. Devletin, kıyılar gibi kamuya ait alanları koruma ve çevre sağlığını koruma gibi görevleri genellikle etkisiz kalıyor. Çevre kirliliği ve doğal kaynakların talanı gibi meseleler, hem devletin ihmali hem de güçlü çıkar gruplarının etkisiyle çoğu zaman görmezden geliniyor. Bu noktada, hukuk sadece bir araç olmaktan çıkıyor ve çıkar odaklı bir düzenin parçası haline geliyor.

Sonuç: Adaletin Gerçek Yüzü ve Vicdan

“Ananı öpen kadı” fıkrası, adaletin kişisel çıkarlarla ve gücün etkisiyle nasıl şekillendirilebileceğini açıkça ortaya koyuyor. Bu durum, sadece Osmanlı’nın değil, günümüzün de önemli bir sorununa ışık tutuyor. Gerçek adalet, sadece kanunlar değil, toplumsal vicdanla şekillenir. Ancak gücün ve çıkarların ön planda olduğu bir sistemde, adaletin sadece güçlüye hizmet etmesi, uzun vadede toplumun güvenini sarsar.

Her bireyin eşit haklarla korunması için, hukuk sadece bir kağıt parçası değil, toplumun vicdanının yansıması olmalıdır. Adaletin gerçekten işlemesi, tüm bireylerin haklarını eşit şekilde savunmakla mümkündür. O zaman Karakuşi Kadı’nın kararları gibi yanlışlıkların önüne geçilebilir.

Mehmet Açık

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Karakuşi Kadı’dan Günümüze: Adaletin Güçlüler İçin İşlediği Düzen!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin