Kemal Kılıçdaroğlu: ″Adalet Bakanlığı’na 6 yaşındaki bir çocuğun hakkı hukuku için gittim.″
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Altı lider bir aradayız altı genel başkan bir aradayız. Hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz, demokrasiyi savunuyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Bazen soruyorlar veya eleştiriyorlar demokrasi demokrasi diyorsunuz milletin mutfağında bir şey kalmadı diye. Mutfakta bir şey kalmamasına yol açan temel olay bu ülkede demokrasinin olmamasıdır. Demokrasi olursa herkes düşüncesini ifade edecek. Demokrasi olursa sendikacının işçinin emekçinin çiftçinin hakkı ödenecek. Bu çerçevedeki ilk adım demokrasi sonra hep beraber hızla büyüme ve kalkınma bunı yapacağız. Çünkü her şeyimiz var güçlü bir insan kaynağımız var imkanlarımız var devlet olarak saygınlığımız var. Bütün bunların tamamını inşallah gerçekleştireceğiz.
Bakım demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay bir partinin genel başkanı Kadıköy’de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş buraya sokmayacaksınız diye. 6 milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçesine giremiyor. Bizler birlikte mücadele vereceğiz. Tabii bunu yaparken polis arkadaşları asla suçlamıyorum çünkü onlara bu talimatı veren bu işin sorumlusu. Talimatı verenin kim olduğunu ve bu gücü saraydan aldığını biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek gidecek oyumuzu kullanacağız saray ve şürekasını yolcu edeceğiz hep beraber.
Devlet intikam duygusuyla yönetilmez. Devlet adaletle yönetilir. Bilgiyle yönetilir birikimle yönetilir. Eğer 85, 90 yaşında ben sizi hapislerde öldüreceğim derseniz demokrasinin olmadığı insan haklarının olmadığı çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. İktidar sahiplerine sesleniyorum, eğer 85 90 yaşında insanlar hapiste kalmasın diyorsanız her türlü katkıyı vermeye hazırız.
İlk taşeron işçileri Erzurum’da örgütledim. Beraber gelin bir araya dernek kurun dedim. Dernek kurun sonra sizin sözcünüz ben olacağım dedim. Bir süre sonra bunlarım tamamını İstanbul’da topladım ve onlar adına mücadele verdim. Gittiğim ger yerde anlattım taşeronluğun bir insan hakkı olmadığını taşeronluğun insanların emeğinin sömürülme aracı olduğunu da söyledim. Hiçbir iş güvenceleri olmadığını söyledim. Ve onlara kadro sözü verdim. Ve kadrolarını en sonunda hükümet teslim etmek zorunda kaldı. Ama hala 150 bine yakın taşeron işçisi var bunlar da kadro bekliyorlar. Örneğin karayollarında 17 bin 200 kişi devlet demir yollarında 6 bin 300 kişi ğttde 14 bin 336 kişi bunlara da sözüm var. Hiç merak etmeyin sizlerin oylarıyla geleceğiz her biriniz beklemeden kadro sahibi olacaksınız iş güvenceniz olacak bunun sözünü veriyorum.
Taşeron işçilerle ilgili insan hakları ihlali nasıl olur sizlerle paylaşmak isterim. Van büyükşehir belediyesinde 306 taşeron işçisi var bunlar için kararname ve yasalar çıktı bir sözlü sınav yapılacak ve kadroya alınacaklardı. 306 arkadaş kararnamenin gereği olarak sınav açılıyor sözlü sınava giriyorlar. Sözlü sınavdan 306 kişide sınavı kazanamayıp tamamını eliyorlar. İtiraz ediyorlar itirazları kabul edilmiyor yargıya gidiyorlar. Yargı da işçilerin hakkını teslim ediyor. Bunun üzerine de ikinci kez sözlü sınava alıyorlar. İkinci sınavda da aynı numara yapılıyor 306 kişiden bir kişi bile sınavı kazanamıyor siz kazanamadınız deyip hepsini gönderiyorlar. 24 Kasım 2022 tarihinde üçüncü kez mahkeme kararıyla tekrar sınava giriyorlar yine 306 kişiden 1 kişi bile sözlü sınavı kazanamıyor. Bu süreçte 6 işçi hayatını kaybetti.
Siz bu milletten ne istiyorsunuz bu millet ekmek kavgası yapıyor. Sen elindeki ekmeği alıyorsun yargı karanına rağmen başlatmıyorsun ondan sonra dönüyorsun ve bunun adına da saray yönetimi deniyor demokrasi değil.
Merkez bankasının önüne Kılıçdaroğlu niye gitti? Enflasyonla mücadele edin diye gitti. İradenizi saraya ipotek etmeyin diye gitti. Yasanın sana verdiği görevi yerine getir diye gitti yapmadılar. Kılıçdaroğlu TÜİK’e niye gitti? İşçinin enflasyonu düşük gösterecekler düşük maaş almalarına yol açıyor talimat öyle verildi. İşçinin hakkını teslim edin diye gitti. Milli eğitim bakanlığının önüne dayısı olmayanların arkasında durmak için onların hakkını korumak için gitti. Ve son olarak adalet bakanlığına bütün milletvekili arkadaşlarımla beraber yürüdük. 6 yaşındaki bir çocuğa sistemli tecavüz edilmesi ve bunun karşısında iktidarın suskun olmasından kaynaklı. Küçük bir çocuk sistematik tecavüze uğruyor bakan geliyor diyor ki 2 yıldır olaydan haberimiz var. Devleti çalıştırmadılar savcıları çalıştırmadılar sahte raporlar aldırdılar arkasındaki güç kim bunun cevabımı hala almış değilim. 6 yaşındaki bir çocuğun hakkı hukuku için gittim ben oraya sonra ne oldu devletin refleksi çalışmaya başladı. Demek ki bu kardeşiniz adaletin peşinde sonuna kadar koşacak adaleti getirecek bu ülkeye.
Eylül ayında 123 bin ton olan süt üretimi ekim ayında 104 bin tona düştü. Süt veren ineklerin neredeyse tamamı kesime gönderildi. Üç adım sonrasını bırakın yarın sabah hangi kararı alacaklarını bilmiyorlar. Tek söyledikleri biz yaparız. Sizin yaptığınız meydanda zaten.
Okul sütü programını yeniden başlatın. Çiftçi borç batağında 276 milyar borcu var bankalara çiftçinin sadece bankalara. Çiftçiye verilen destek 2022 de 39 milyar 823 milyon lira oysa kanuna göre verilmesi gereken destek 134 milyar 290 milyon lira. Çiftiçinin hakkını teslim edeceğiz. Çiftçi çalışmazsa aç kalırız. geldiğimizde yapacağız.”