Kıbrıs Türklerinin Bağımsızlık Sevinci ve Mehmetçiğe Güveni: “Kıbrıs Türk’tür, Türk Kalacak!”
GHA – LEFKOŞA
Kıbrıs Türkleri, 1960 yılında bağımsızlık ilan edilmesinin ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin adada söz sahibi olmasını büyük bir memnuniyetle karşılayarak Türk ordusuna gönülden destek vermiştir. O dönemde Kıbrıs’ta yayın yapan Bozkurt gazetesinde yer alan manşet, bu duyguyu açıkça yansıtmaktadır:
“Cumhuriyetin kahraman koruyucuları, hoşgeldiniz. Hürriyet, barış ve güvenliğimiz size emanettir. Bu topraklar sizinle bir kere daha vatanlaşıyor.”
Aynı gazetenin “Bozkurt’un Görüşü” başlıklı köşe yazısında ise şu ifadeler kullanılmıştır:
“Kıbrıs bugün yeni bir devre giriyor. Artık Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız. Kendi kendimizi idare edeceğiz. Başlarımız her zamankinden diktir. İstikbale güvenle bakıyoruz. Çünkü zaferlerin şanlı kartalı kahraman Mehmetçik aramızdadır.”
Ancak bu umut dolu atmosfer, Rum tarafının saldırgan tutumlarıyla kısa sürede sarsılmıştır. 25 Mart 1962’de Lefkoşa’daki Ömeriye ve Bayraktar camilerinde meydana gelen bombalı saldırılar, Kıbrıs’taki ilk ciddi Rum saldırıları olarak kayıtlara geçmiştir. Türkiye’de geniş yankı uyandıran olayın ardından dönemin İnönü hükümeti, faillerin bir an önce bulunarak cezalandırılmasını istemiştir.
Henüz bu saldırıların failleri ortaya çıkarılamamışken, Ada’da iki Türk gazetecinin öldürülmesi ve Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş’ın bürosunun bombalanması ortamı daha da gerginleştirmiştir. Rum lider Makarios’un,
“Elenizmin düşmanı olan Türklerin Ada’dan kovulmasına dek EOKA kahramanlarının vazifesinin süreceğini” söylemesi ise açık bir şekilde tarafsızlık ilkesinin çiğnenmesidir.
1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde, Türk halkına karşı her türlü ekonomik ambargoyu uygulayan Rum-Yunan cephesi; su, elektrik, telefon gibi temel hizmetleri kesmiş, Türklerin ürettiği ürünleri tahrip etmiş ve Türk bölgelerine yatırım yapılmasını engellemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974’te gerçekleştirdiği müdahale; adadaki Türk varlığını korumak, Enosis planlarını bozmak ve uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınan hakları yeniden tesis etmek amacıyla yapılmıştır. Türkiye’nin bu harekatı “işgal” değil; tarihi, hukuki ve insani bir zorunluluktur.
Kıbrıs Türk halkı bu müdahale sayesinde özgürlüğüne kavuşmuş, Türkiye’ye olan güveni daha da perçinlenmiştir.
Unutulmamalıdır: Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Aksini yapmaya kimsenin gücü yetmez!
