Günlük yaşamda da bolca karşıma çıkan bir konudur affetmek mevzusu. En çok duyduğum cevaplardan biri “ne yani ben affedeyim de yaptığı yanına kar mı kalsın?” cümlesidir.
Affetmediğimiz durumlar ya da kişiler olduğunda onları her zaman her gittiğimiz yerde zihnimizde, bedenimizde taşımaya devam eder içimizdeki kavgayı sürdürürüz. Yani bedenimize bitmeyen bir savaş olduğu sinyalini gönderir ve karşıdakinin bundan haberi bile yokken biz kendi cephanemizi tüketiyor oluruz. O kişiyi en mutlu gününüze, çocuk/arkadaş/ sevdiğinizle en özel anınıza davet etmek ister miydiniz? Eger affetmiyorsaniz çoktan davet edip onu ağırladınız demektir.
İçimizde öfke, kin, kırgınlığa ne kadar çok yer varsa, diğer duygusal enerjilere daha az yer bırakıyoruz. Sevdiklerimize koşulsuz bir sevgiyi sunmakta da zorlanıyoruz. Bütün duyguları bir nehir gibi görün, akarsa her zaman temiz kalır. Affetmemekle gelen o duyguları bırakın aksin gitsin ki sevginize ayırdığınız kaynak her zaman berrak olsun. O haklı olduğu için değil, artık onun ve geçmişin yükünü yanınızda taşımamak için affedin…
Kalp meridyenindeki enerjiyi düzeltmek için de af çok önemlidir. Bunun için timus bölgesine vuruş yaparak “ne yaparsam sevgiyle yapıyorum, kendimi ve başkalarını affediyorum, herkese ve her şeye sevgi sacıyorum” olumlamasini tekrarlayabilirsiniz…