Ayrılık onu özlemektir.
Onun gelmesini beklemektir. En önemlisi de ayrılık; ayrı düştüğün andan itibaren onu ne kadar çok sevdiğini anlamaktır. Çok sevdiğinin farkına varmaktır. Ona seni seviyorum demek, ona sarılmayı, saçlarından tutup okşamayı, yanındayken onunda seni ne kadar çok sevdiğini anlamaktır ayrılık. Ayrılık kendi kendini yitirmektir. Kendini hüzünlü şarkı ve şiirlere vermektir. Şiir ve şarkılar ezberlersin yârin ayrığında, yokluğunda… Ve şarabını yudumlarken bir cigara sarıp onu hayal etmektir. Şarabınla ve cigaranla hayal dünyasına dalmaktır ayrılık. Onun hayallerinle uzaklara gitmektir. Hayallerle birlikte gecelerin daha çok uzamasıdır. Bir türlü yanında şarabın, başucunda ise; sigaran ve gecenin bitmemesidir ayrılık. Hayallerin uzar, gecen uzar, özlemin uzar, özlemin uzadıkça ayrılık ateşi kül eder yüreğini… Ve çalınan aşk, özlem, yalnızlık şarkılarının tekrar tekrar başa sarıp dinlenmesidir. Dertlenmektir, kederlenmektir, yalnızlaşmaktır… Gözyaşlarıyla dolan gözlerinin sigara dumanından yanaklarından bir nehir gibi akmasıdır ayrılık. Bütün bunlara rağmen onu unutacağım dedikçe; “onun yeniden ve daha çok hatırlayıp sevmektir” ayrılık. Kalbinde ona daha çok yer vermektir. Onu yanında iken ne kadar çok sevdiğini, uzağındayken daha çok sevdiğini anlamaktır…