BİLGE KAĞAN-‘IN TAŞLARA YAZDIKLARINDAN.
“Kimileriniz doğuya, kimileriniz batıya gittiniz. Ama gittiğiniz yerde ülke iyi de olsa kanın su gibi aktı. Kemiklerin dağ gibi yığıldı.
Asil oğulların köle oldu, temiz kızların cariye oldu.
Çilginlığın ve gevşekliğin yüzünden amcam Kağan ölüp gitti.
Türk halkının adı sanı yok olmasın diye babam Kağanı ve annem hatunu yüceltmiş olan Tanrı, onlara imparatorluk vermiş olan Tanrı, beni de Türk halkının adı sanı yok olmasın diye aynı Tanrı Kağan yaptı.
Ben zenginliğiyle parıltılı bir halk üzerinde hükümdar olmadım.
İçerde aç, dışarda çıplak, zayıf ve sefil bir halka hükümdar oldum.
Küçük kardeşim Kültegin’le konuştuk. Babamızın ve amcamızın kazanmış oldukları halkın adı sanı yok olmasın diye, Türk halkı için gece uyumadım, gündüz oturmadım.
Küçük kardeşim Kültegin ve iki şadla birlikte ölesiye çalıştım.
Ben Kağan olunca çeşitli ülkelere gitmiş olan halk, ölü gibi yaya ve çıplak geri geldi.
Halkı yeniden iyileştirmek için kuzeye ve güneye yirmi iki kez sefer yaptım.
Savaşlarda çarpıştım.
Sonra Tanrının lütlu ile, talihim olduğu için ve kader benimle olduğu için ölecek halkı dirilttim. Çıplak halkı giyimli, fakir halkı zengin kıldım.
Az sayıdaki halkı çoğalttım. Halkı ve hakanı benimle birleşmiş olanlara iyilik ettim. Dünyanın dört bucağındaki pek çok halkı yola getirdim. Düşmanlıktan vazgeçirdim. Çoğu bana itaat etti.
Bana işini gücünü veren küçük kardeşim töreler için bunca şey yaptıktan sonra, sırası gelince o da öldü.”
(Bundan 1300 yıl önce, ikinci Göktürk Hakanı Bilge Kağan’ın taşlara oydurarak yazdırdığı yazıtlarda Türk tarihinin bir bölümü anlatılıyor.
Osmanlı yönetimi din ağırlıklı siyaset uyguladığı için Türk tarihini Arap tarihi kadar önemsemedi. Türk tarihçisi yetişemedi. Atatürk’ten sonraki yönetimler de islamcılığın ve ABD’ciliğin siyasetini takip ettiğinden yine Türk tarihini araştırma, öğrenme, öğretme düşüncesi de Atatürkle beraber bitmiş oldu.
Türk milliyetçileri İslamcılğı ve Amerikancılığı yaşatmaya and içtiğinden;
Türk’ün atalarının taşlara kazınmış sözlerini bile Danimarkalı tarihçiler araştırıp buldu.
Türk tarihini; Çin, Rus, Macar, Fransız, Alman tarihçilerinden öğreniyoruz.)
GHA – Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet AÇIK