YILAN.. ATEŞ BÖCEĞİ.. KARANLIK.. IŞIK…KORKU..
Evlât;
Bilgelerden dinleyip öğrendiğim hayat yolculuğu dersidir. Şöyle:
Karanlık bir gece yarısı..
Ateş böceği, kendi dünyasında, kendi işini yapıyor; ışığını karanlığa salmış halde..
Yanına sessizce bir yılan yaklaşıyor ve ateş böceğini yemek için saldırıya hazırlanıyor..
Tehlikeyi anlayan ateş böceği, ani bir cesaretle, yılana sesleniyor:
“-Yılan kardeş!.. Bir soru sorabilir miyim?..”
Yılan:
“-Aslında, kurbanlarımın sormasına fırsat tanımam ama, merak ettim; sor bakalım?”
“-Sana bir şey mi yaptım?.. Zarar mı verdim?.. Senin varlığın için ben bir tehlike miyim?.. Ya da, senin iştahını çekecek ve karnını doyuracak kadar mıyım?..”
Yılan, soruları şaşkınlıkla dinler ve:
“-Yoo?.. Bunların hiçbirisi değil!..” der..
Ateş böceği sorar:
“-Peki, yine de beni yiyip yok etmek istiyorsun?.. Neden?!”
Yılan şu cevabı verir:
“-Ben, senin, ışığını görmeğe dayanamıyorum!.. Bu kadarcık cürmünle, karanlığı delen ışığına tahammül edemiyorum!..”
Hayat kuralı böyledir işte.. Ne ateş böceği, karanlığa ışık salmakdan vazgeçer.. Ne de, yılanın, ışığını kıskanması!..
Hiç kimseye doğrudan zarar vermesen de.. Kimsenin doğrudan işine yaramasan da.. Işıklı varlığın birilerini rahatsız eder!..
Bilmelisiniz.
GHA – Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet Açık