İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.
Dün Nevruz’un bugün ise Ramazan’a geçişin kutlandığını söyleyen Akşener, “Bugün, iki çok güzel günün, tam ortasındayız. Dün, Nevruz’umuzu kutladık. Kıştan bahara geçişimizi, Dağları delip, Ergenekon’dan çıkışımızı kutladık. Yeniden doğuşumuzu, yepyeni umutlara, yol alışımızı kutladık. Bugün ise, Nevruz’dan Ramazan’a geçiyoruz. Uğur olsun, kut olsun, mübarek olsun. Balkanlar’dan, Çin Seddi’ne, Karadeniz’den, Basra’ya kadar uzanan, büyük insanlık coğrafyasında, günün, geceye üstün gelişi, ateşin, karanlığa, galip gelişi, umudun, gölgeleri yenişi, kutlu olsun.” diye konuştu.
“Ne yazık ki, bugün, aynı güneşin altında buluşmamızı, aynı ateşin etrafında toplanmamızı, aynı sofraya oturmamızı, istemeyenler var” diyen Akşener, “Güneşi gölgeleyenler, ateşi yangına çevirenler, saygıyı düşmanlıkla kirletenler var. Soframızdan ekmeğimizi, hanemizden bereketi, gönlümüzden huzuru çalanlar var. İYİ Parti olarak bizim büyük bir hedefimiz var: Bu memleketin, her bir ferdini bu memlekette yaşama iradesini ve arzusunu gösteren her bir vatandaşımızı bir büyük memleket sofrasına oturtma hedefimiz var. İmreneceğimiz değil, paylaşarak doyacağımız bir sofraya oturmanın, kimsenin gölgede kalmayacağı bir güneşin altında buluşmanın, Sırt sırta vereceğimiz, bir ocağın başında, neşeyle toplanmanın hayalini kuruyoruz. O sofranın da o hayalin de o hedefin de adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Bu hayalimizden vazgeçmedik, asla da vazgeçmeyeceğiz. Baharı kışa çevirmek isteyenler olacak. Vazgeçmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi’nden bahseden Akşener, “Hatırlayın, kirli bir zihniyetin, dolduruşuna gelip, bir gece aniden, İstanbul Sözleşmesi’ni yırtıp attılar. Kendi imzaladıkları sözleşmeyi, kendileri reddettiler. Üstelik, uluslararası bir sözleşmeden, meclis kararı olmadan, hukuksuzca çıkmak istediler. Sonra da oturup bizim buna alışmamızı beklediler. Biz buna hiçbir zaman izin vermedik. Sandılar ki, biz, kadınların can güvenliği derken sadece kadınları koruduk. Oysaki, biz, kardeşi, eşi, dostu, birbirine düşürmek isteyen bir çirkinliğe karşı durduk. İnsanlığını kaybetmiş, kadınları düşman gören, kirli bir zihniyete karşı durduk. Ve kimse kusura bakmasın, dimdik durmaya da devam edeceğiz!” diye konuştu.
6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’ndan bahseden Akşener, “AK Parti’nin Aile Bakanı bile o koltukta otururken böylesine ucube bir tartışmayı, millete açıklayamayacaklarını biliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını kabul etmediğimiz gibi; 6284’ün tartışılmasına da, izin vermeyeceğiz! Emin olun ki; 14 Mayıs’tan sonra da; İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacak ve uygulatacağız! Kadınlarla beraber güçlenen Türkiye’yi, herkesle tanıştıracağız! Yaşayan kadınlarla, özgürleşen kadınlarla, konuşan kadınlarla, Cumhuriyetimizin yeni asrında, tarih yazacağız!” dedi.
“AK Parti iktidarının en büyük becerisi, kirli zihniyetinin ürettiği, her türlü pisliği halının altına süpürme yeteneğidir” diyen Akşener, şöyle devam etti:
“Yaşadığımız felaketler, krizler ve sorunlarsa işte o halının kalkıp şöyle bir silkelendiği, ve ne kadar kir, ne kadar toz varsa, etrafa saçıldığı anlardır. Bu halı, daha önce, defalarca silkelendi. Orman yangınları ile silkelendi. Döviz krizi ile silkelendi. Depremlerle silkelendi. Sel felaketleriyle silkelendi. Ama 21 yılın kiri, artık öyle birikti ki; daha fazla yolsuzluk, daha fazla kayırmacılık, daha fazla beceriksizlik, daha fazla ahlaksızlık halının altına sığmaz oldu. O kadar kabahat işlediler ki; Artık bu kabahatleri, örtecek bir halı bulamıyorlar. Hangi konuda, büyük büyük konuşuyorlarsa; Emin olun, en büyük yalanları, o konuda söylüyorlar. Bu iktidarın yalanlarının, ortaya saçılmadığı, tek bir afet hatırlıyor musunuz? Yangın oluyor, söndüremiyorlar. Deprem oluyor, yetişemiyorlar. Sel oluyor, canlarımızı kurtaramıyorlar. Düşünebiliyor musunuz? İnsanlarımız okyanusta boğulmuyor. 2023 yılında, insanlarımız, alt geçitte boğuluyor. Böyle bir rezalet olabilir mi?”
Şanlıurfa ve Adıyaman’daki, sel felaketlerinden bahseden Akşener, “Buradan bir kez daha selden zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine sabırlar diliyorum. Her gün, aynı gerçek gözlerimizin önüne seriliyor. O gerçek de ülkemizin içinde bulunduğu bu ucube sistemin sadece kerim devlet anlayışımızı değil, devleti yönetenleri de bozduğu gerçeği. Depremden sonra yaralarımız hala tazeyken, insanlarımız hala, psikolojik olarak yıkılmış durumdayken ve üzerine bir de sel felaketi yaşanmışken; bu ülkenin, Tarım ve Orman Bakanı, çıktı, ve ne dedi biliyor musunuz? “Sel 15 canımızı aldı. Ama toprak da suya kavuştu.” Ondan feyz almış olsa gerek, Şanlıurfa Belediye Başkanı da çıktı ve dedi ki; “Sel felaketinde belediye olarak hiçbir sorumluluğumuz yok” Yahu bu nasıl bir şuursuzluktur? Bu nasıl bir vicdansızlıktır?” şeklinde konuştu.
Sayın Erdoğan, artık yeter” diye konuşan Akşener, sözlerini şöyle tamamladı:
“Daha önce söyledim bir kez daha söylüyorum. Sirk yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz, devlet! Bu millet artık bıktı, usandı! Zaten şunun şurasında da sadece 53 gününüz kaldı. Ve şükürler olsun ki, nihayet, 21 yıllık zulümden kurtuluşa, sadece 53 gün kaldı. 54’üncü günün şafağını milletimizle birlikte selamlayacağız! Milletimizle birlikte kazanacağız! Milletimizle birlikte, tarih yazacağız! İşte bu yüzden; Bugün de buradan, hep birlikte, milletimizin sesine kulak vereceğiz.”