Bir Vali Gider, Bir Vali Gelir…
Nihal Taş
Bazen bir insanı anlamak için uzun uzun konuşmaya gerek yoktur. Onu bir anlık bir karede, bir hareketinde, bir bakışında tanırsınız. Mersin’in valisi değişti. Giden valimiz Ali Hamza Pehlivan, halkın içinde olmayı bilen bir yöneticiydi. Bunu en sıradan anlarda görmek mümkündü.
Hatırlıyorum, iş yerimizin oradaki pazarda eşiyle sebze alırken karşılaşmıştık. Bir vali düşünün, protokolden uzak, koruma ordusunun arkasına saklanmadan, sade bir vatandaş gibi pazarda alışveriş yapıyor. İşte bir şehri gerçekten yönetmek böyle başlar. Halkın ne yediğini, neye ihtiyacı olduğunu görmek için gözlem yapmaya bile gerek yok, çık sokağa, yaşa! Mersin’in valisi bunu yaptı.
Şehir yönetimi sadece resmi toplantılarla, brifinglerle olmaz. Asıl mesele, şehrin insanını hissetmek, onun nabzını tutmaktır. Akşam bir baktık, valimiz değişmiş. Bizim için iyi bir iz bırakmış bir yöneticiydi. Gittiği yerde de yolunun açık olmasını dileriz.
Şimdi yerine yeni bir vali geliyor: Atilla Toros. İsmen tanıyoruz, geçmişteki görevlerini okuyoruz. Ama önemli olan buraya nasıl dokunacağı. Mersin’e geldiğinde, sadece tabelalarla, raporlarla değil, insanlarla konuşacak mı? Pazarda, çarşıda, bir esnafın dükkânında, bir köy kahvesinde oturacak mı? Giden valimiz gibi şehirle bağ kuracak mı?
Mersin’in valisi olmak, sadece bir makam koltuğuna oturmak değildir. Burası deniziyle, limanıyla, sanayisiyle, tarımıyla ve sıcacık insanlarıyla yaşayan bir şehir. O yüzden biz, yeni valimizi de sokakta görmek istiyoruz. Çünkü yönetenin halktan kopuk olması, yönettiği şehre yapılan en büyük haksızlıktır.
Hoş geldiniz Sayın Valimiz… Umarız, siz de Mersinlilerin sevgisini kazanacak bir yönetici olursunuz. Güle güle Sayın Ali Hamza Pehlivan… Sizin gibi yöneticileri unutmuyoruz.