Mersin’in Tartışmalı Gökdeleni: Bektaş’ın İddiası ve Gerçekler
Türk mimarlığının iki önemli ismi, Süha Özkan ve Cengiz Bektaş’ın 2002 yılında sanal platformda gerçekleştirdiği tartışma, Mersin’in simgelerinden biri olmayı hedefleyen çok katlı bir yapı üzerinden gerçekleşmişti. Mimar Süha Özkan, yapıyı bir “yol kazası” olarak nitelendirirken, Cengiz Bektaş ise eserini savunarak “gün geçtikçe daha iyi anlaşılacağını” ileri sürmüştü. Ancak geçen 23 yıl, bu iddianın tam aksine bir sürece işaret ediyor.
“Gün Geçtikçe Daha İyi Anlaşılacak” mı?
Bektaş, tartışmada gökdeleni savunurken şunları söylemişti:
“Mersin kentinin merkezinin neresi olması gerektiğini gösteren, beton tarlasına heyecan getiren bir yapı. Çevresinde yarattığım boyutlarıyla önemli. Gün geçtikçe daha iyi anlaşılacak.”
Ancak yapı, geçen yıllar içinde ne Mersin’in kent kimliğine katkı sağlayabildi ne de bir estetik değer kazandı. Aksine, zamanla bir “enkaz yığını” haline gelen gökdelen, hem görsel hem de işlevsel açıdan kent yaşamını olumsuz etkileyen bir unsur olarak görülmeye başlandı.
Süha Özkan’ın Eleştirisi Gerçek Oldu
Süha Özkan, 2002’de yaptığı yorumda yapıyı “yol kazası” olarak tanımlamış ve Bektaş’ın ekonomik koşullarıyla bu durumu ilişkilendirmişti. Bugün geldiğimiz noktada, Özkan’ın eleştirisinin haklı çıktığı görülüyor. Gökdelen, yalnızca kentin siluetini bozmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresiyle uyumsuzluğu nedeniyle kentsel tasarım açısından başarısız bir örnek olarak değerlendiriliyor.
Kent Kimliğine Zarar Veren Bir Enkaz
Mersin halkı ve uzmanlar, bu yapıyı artık “kentsel bir problem” olarak nitelendiriyor. Kentin estetik değerine zarar veren bu gökdelen, hem fiziksel durumu hem de çevresiyle olan ilişkisi nedeniyle uzun yıllardır işlevsiz bir halde duruyor. Yerel yönetimlerin de bu yapıya ilişkin henüz bir çözüm üretememiş olması, sorunun derinleşmesine neden oluyor.
Gökdelenin Geleceği Ne Olacak?
Mimarlık dünyasında yıllar önce başlayan bu tartışma, bugün farklı bir boyuta evrilmiş durumda. Bektaş’ın “gün geçtikçe daha iyi anlaşılacak” dediği yapı, Mersin’in hem estetik hem de işlevsel geleceği için bir engel teşkil ediyor. Uzmanlar, bu tür yapıların kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilmesi ve kent estetiğine uygun çözümler üretilmesi gerektiğini vurguluyor.
Mersin’in gökdelen hikayesi, mimarlık dünyası için önemli bir ders niteliği taşıyor. Kent planlamasında ve tasarımında, çevresel ve estetik duyarlılığın ne kadar kritik bir unsur olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
A. Ayan