Mısır Ekim Yasağı ve Alternatifsizlik: Çiftçi Açmazı
Erhan Arslan – GHA Ekonomi Servisi Müdürü
Tarım sektörü, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dokusunun en önemli unsurlarından biri. Ancak son yıllarda çiftçiler, iklim değişikliği, yanlış su yönetimi ve alınan merkezi kararlarla adeta köşeye sıkışmış durumda. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, 2025 yılı itibariyle 52 ilçe ve 11 ilde yer altı suyu seviyelerinin düşmesi nedeniyle mısır ekimini yasaklama kararı alması, özellikle Güneydoğu Anadolu’daki üreticileri zor durumda bıraktı.
Çiftçinin İsyanı: “Aç Kalacağız”
Güneydoğulu üreticiler haklı olarak tepki gösteriyor. Mısır, bu bölgenin ana tarımsal ürünü. Hem iklim hem de toprak yapısı, mısır ekimine uygun olduğu için çiftçiler yıllardır geçimlerini bu üründen sağlıyor. Ancak alınan yasak kararına göre mısır yerine alternatif olarak soya fasulyesi ve ayçiçeği ekilmesi öneriliyor. Fakat çiftçilerin verdiği geri bildirimlere göre bu öneriler gerçekçi değil.
Bir üretici şöyle diyor:
“Geçen yıl 3 dönüm araziye ayçiçeği ektik, 150-170 kilo ürün ancak aldık. Soya zaten bizim bölgemizde yetişmiyor. Mısır ekemezsek aç kalırız.”
Bölgenin tarımsal yapısını ve çiftçilerin ekonomik gerçekliklerini dikkate almayan bu tür kararlar, tarımsal üretim zincirinde ciddi kırılmalara yol açabilir.
Sorun Nerede?
Mısır gibi su tüketimi yüksek ürünlerin, yer altı sularını hızla tükettiği bir gerçek. Ancak çözüm, yasaklar ve baskılar değil; yerel koşullara uygun, sürdürülebilir bir tarım politikası oluşturmakta yatıyor. Şu ana kadar soya ve ayçiçeği önerilmiş olsa da bu ürünlerin bölgedeki başarısızlığı ortada. Bu durumda çiftçiler, yalnızca maddi olarak değil, motivasyon açısından da tükenmiş durumda.
Ne Yapılmalı?
1. Yerel Çözümler Üretilmeli: Tarım Bakanlığı, masa başında değil, sahada çözümler üretmeli. Çiftçilerin görüşleri alınmalı ve yerel koşullara uygun ürün alternatifleri araştırılmalı.
2. Teşvik ve Eğitim: Alternatif ürünlerin yetiştirilebilmesi için çiftçilere eğitim verilmeli, gerekli teknolojik ve finansal destek sağlanmalı.
3. Sulama Yöntemleri Modernize Edilmeli: Yer altı suyunun korunması için daha verimli sulama yöntemleri teşvik edilmeli. Bu, hem mevcut ürünlerin sürdürülebilirliğini artıracak hem de su tüketimini azaltacaktır.
4. Araştırma ve Geliştirme: Bölgeye uygun, su tüketimi düşük ama yüksek verim sağlayan ürünler için kapsamlı bir araştırma yapılmalı.
Çiftçinin Kaybı, Türkiye’nin Kaybı
Unutmamak gerekir ki çiftçi yalnızca kendi geçimini değil, ülkenin tarımsal üretim dengesini de ayakta tutar. Çiftçinin ekemediği her ürün, tüketiciye daha pahalı döner. Yetersiz planlamalar sonucunda bu yıl Güneydoğu’da yaşanan mağduriyet, yarın başka bir bölgede tekrar edebilir.
Sürdürülebilir tarım politikaları oluşturmak zorundayız. Çiftçinin sesini duymayan bir sistem, yalnızca üreticiyi değil, tüm ülkeyi cezalandırır. Tarım politikaları masa başında değil, tarlada şekillenmeli. Çünkü bu toprağın kaderi çiftçinin elinde, çiftçinin kaderi ise doğru kararların alınmasında.