Mısır ve Katar’ın sıcak ilişkisinin ardından, sıra Türkiye’de mi?
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim’in karşılıklı ziyaretleriyle Araplar arası bir husumet dosyası daha rafa kaldırılmış oldu.
7 yıl aradan sonra ilk kez Haziran’da Kahire’de ağırlanan Şeyh Temim’in resmi daveti üzerine Sisi de 13-14 Eylül’de Doha’ya iadeyi ziyarette bulundu.
İki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmek için üç mutabakat zaptı imzaladı. Atılan imzalar iki ülkenin yatırım fonları, kalkınma bakanlıkları ve liman idarelerinin ortak çalışmalar yürütmesini öngörüyor.
Sisi’nin 2013’te Müslüman Kardeşler iktidarını darbeyle devirmesinin ardından Mısır-Katar ilişkileri bozulmuştu.
Katar’ın Al Jazeera kanalı Sisi’ye karşı Müslüman Kardeşler’in propaganda platformuna dönüşmüştü. Kanalın haber dilinde Sisi “katil”, “darbeci” ve “zalim” idi.
2014’te Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleri, Katar’ı içişlerine karışmak ve teröre destek vermekle suçlayıp elçilerini çektiklerinde hariçten Mısır da bu orkestradaydı.
Bir süre sonra KİK’le ilişkiler normalleşirken Katar, Kahire’ye özel elçi göndererek Sisi’nin meşruiyetini teyit etmişti. Al Jazeera’nin haberlerinde Sisi artık “cumhurbaşkanı” olmuştu.
2017’de KİK üyeleri Katar’a abluka ve yaptırım dayatırken Mısır bu kararlara da eşlik etmişti.
Kahire’ye göre Katar, Müslüman Kardeşler’i siyasi müdahale aracı olarak kullanmaya devam ediyordu.
Türkiye de 2011 sonrası Müslüman Kardeşler üzerinden bölgenin dizaynında aynı çizgide buluştuğu Katar’da 2015’te kurduğu askeri üsle Doha’ya kalkan olmuştu.
Orta Doğu’daki karmaşanın “Arap dışı” iki aktör İran ve Türkiye’ye nüfuz alanları açması, İran’a karşı azami baskı siyaseti güden Donald Trump yönetiminin gitmesi, Araplar arası kavga devam ederken Suriye, Yemen, Libya ve Irak’taki gidişata etki etme kapasitesinin yitirilmesi KİK’i yeni bir değerlendirmeye itti.
Suudiler 2021’de El Ula’daki zirvede Katar’la normalleşmenin önünü açarken Irak ve Suriye gibi sıkıntılı ülkeler de yeniden yakın plana alındı. Ancak Mısır, Katar’a temkinli yaklaşımını sürdürdü.
Neden el sıkıştılar?
Isınma turlarından sonra Sisi ve Şeyh Temim’in el sıkışmasını kolaylaştıran birkaç faktör sıralanabilir:
- Vekalet savaşları anlamını yitirdi
Keskin kamplaşmalara neden olan Suriye ve Libya gibi dosyalarda dinamikler değişirken vekalet savaşları da işlevselliğini yitirdi.
Katar, Körfez’deki komşularıyla açtığı yeni sayfaya eskisinden daha fazla dikkat etmek durumunda.
- Müslüman Kardeşler yüke dönüştü
Bu bağlamda Müslüman Kardeşler’i araçsallaştıran siyasetini tamamen gömmese de bunun görünürlüğünü düşürüyor. Yeni temkinli siyaset tarzı Al Jazeera’nin yayınlarına da yansıyor.
Dünyanın en büyük LNG ihracatçısı Katar aranan ülke konumuna gelmişken bunun siyasi-ideolojik kavga konularıyla gölgelenmesinden kaçınabilir.
Şeyh Temim’in 14 Eylül’de Fransız Le Point’a verdiği röportajda Müslüman Kardeşler’i himaye ettikleri eleştirisini kategorik olarak reddetmesi bu tür bir hassasiyete işaret ediyor. Temim şunu diyordu:
“Böyle bir ilişkimiz yok. Biz bir devletiz, parti değiliz. Meşru devletler ve hükümetlerle ilgileniyoruz, siyasi örgütlerle değil… İşlerin doğru yönde ilerlediği yeni bir aşamadan geçiyoruz. KİK ülkeleriyle geleceğe hazırlanıyoruz.”
- Mısır’da ulusal uzlaşı ihtiyacı artıyor
Sisi içeride toplumsal uzlaşı adına muhaliflere karşı yumuşarken Müslüman Kardeşler üzerindeki baskının derecesini düşürüyor.
Müslüman Kardeşler’in Katar ve Türkiye’nin himayesinden mahrum etmek bu tür bir esnekliği gerektiriyor.
Müslüman Kardeşler’e yönelik katıksız baskı siyaseti Sisi yönetimine karşı kampanyayı canlı tutarken dış destek bulmalarını da kolaylaştırıyor.
Hem Şeyh Temim hem de Sisi’nin bazı dersler çıkardığı söylenebilir.
- Türkiye’nin normalleşme arayışları Mısır’ı da etkiliyor
Türkiye Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’la ilişkilerini normalleştirmeye çalışırken Katar’la birlikte ortak cephe görüntüsünden uzaklaşma gereği duyuyor.
Aynı şekilde bu normalleşmenin Müslüman Kardeşler’e himaye ve medya platformu sunarak mümkün olamayacağı anlaşılıyor.
Katar-Türkiye eksenindeki bu değişim Sisi’yi de yeni başlangıçlar için yumuşatıyor.
- Libya’daki çıkmaz kartların yeniden karılmasına neden oluyor
Kahire’nin Katar-Türkiye’yle gerilimini besleyen bir diğer önemli mesele Libya. Buradaki çıkmazlar Kahire, Ankara ve Doha’yı Libyalı hasım taraflarla çapraz ilişkiler geliştirmeye zorladı. Saflar çok karıştı. Artık hiçbir Libyalı taraf dünkü yerinde değil.
Libya’daki Müslüman Kardeşler bile Ankara’nın desteklediği Başbakan Abdülhamid el Dibeybe’ye sırtını döndü.
Ankara, Trablus kanadıyla siyasi ve askeri ortaklığın yeni bir oyun kurmak için yeterli olmayacağı gerçeğinden hareketle doğu kanadıyla köprüler kuruyor.
Kahire de her iki taraftan heyetleri ağırlayarak BM’nin yol haritasında ilerleme sağlamaya çalışıyor.
Nihayetinde Katar da Libyalı rakip taraflara kapılarını açtı.
Bu trafik Türkiye ile Katar arasında hem işbirliğine hem de rekabete yorumlanabilir.
Belki Mısır da Katar’la etkileşimini artırarak Doha’yı Ankara’nın oyunundan uzaklaştırmak istiyor.
Mısır için iki temel hassasiyet vardı: İlki Türkiye’nin askeri ve siyasi olarak belirleyici bir pozisyonda olmaması. İkincisi siyasal İslamcıların Mısır’ı etkileyecek şekilde Libya’da iktidarı ele geçirmemesi.
Müslüman Kardeşler’in olası bir seçimde silinme ihtimali artarken Mısır’ın Türkiye ile ilgili çekincesi geçerliliğini koruyor.
Libya dosyasını Katar ile koordine etmek Kahire’nin işini kolaylaştırabilir.
- Bölgesel krizlerde koordinasyon ihtiyacı artıyor
Sisi, Cezayir’in Suriye’yi Arap Birliği’ne döndürme çabasına destek olurken bu yolu tıkayan Katar’la doğrudan konuşmayı önemsiyor.
Elbette Katar’ın kulak vermek durumunda kaldığı adresin Washington olduğunu da biliyorlar.
Ayrıca Mısır, İsrail’le ilişkiler ve kendi güvenliği açısından Gazze’deki durumu önemsiyor.
Hamas’ın finansörü Katar’la koordinasyon halinde olmak; Gazze’ye yön verme kapasitesini artırabilir.
Kahire’nin bir arayışı daha var: Rönesans Barajı ile ilgili krizde Etiyopya’ya karşı dostlar grubunu büyütmeye çalışıyor.
Arap medyasındaki yorumlara bakılacak olursa Sisi’nin ziyaretinde ekonomik boyut baskındı.
Bununla birlikte Sisi bozuşmaya neden olan siyasi-ideolojik meselelerde Doha’nın gerçek tutum ve niyetini öğrenmek istiyordu.
Tabii bu konular kamuoyuna yansıtılmadı. Ekonomik işbirliği öne çıkartılırken “Arap ulusal güvenliğine dair ortak çabalara” vurgu yapıldı.
Sisi, Katar medyasına özel demecinde “devletlerarası ilişkilerin yasadışı örgütler değil resmi kurumlar üzerinden yürütülmesinin önemine” değinerek Doha’yı nerede görmek istediklerini söylemiş oldu.
Mısır ekonomide yatırım ortaklarını çeşitlendiriyor
Katar-Mısır arasındaki yeni sayfanın ana katalizörü kuşkusuz ekonomi.
Ukrayna savaşı; tahıl yokluğu yüzünden baskı ve likit gaza (LNG) artan talep yüzünden fırsat yaratıyor.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’yi ortak ettiği yatırım alanlarına Katar’ı da çekmek istiyor.
Fakir ama 106 milyonluk nüfusuyla Mısır, yatırım yapmaya değer bir ülke.
Körfez parası için finans-bankacılık, iletişim-telekom, güneş enerjisi, sağlık sektörü, gübre üretim tesisleri ve limanlar potansiyel rekabet alanları olarak öne çıkıyor.
Şeyh Temim hazirandaki ziyaretinde Mısır’a 5 milyar dolar yatırım sözü vermişti. Suudi Arabistan’ın yatırım vaadi 10 milyar dolardı. BAE de son bir yılda yatırımlarını ikiye katladı.
Sisi’nin hem finansal kaynakları çeşitlendirerek artırmaya hem de Suudi-Emirlik ikilisine bağımlılığını Katar’la dengeleme ihtiyacı var.
Mısır, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz operasyonlarına Katar’ı da ortak etmeye çalışıyor.
Katar Enerji Şirketi geçen Mart’ta İskenderiye açıklarında ExxonMobil’in elindeki Kuzey Marakya sahasının yüzde 40 hissesini aldı.
İki ülke arasında LNG potansiyel işbirliği alanı olarak duruyor.
Türkiye ile yeni sayfa yakın mı?
Mısır, Katar’la hızlı ilerlemeye karşın Türkiye ile normalleşme sürecini ağırdan alıyor.
Katar’ı Arap parantezine alarak sınırlamak kestirme bir yol.
Türkiye’nin bölgesel çıkar ve hesapları Kahire’yi duraksatıyor. Özellikle Libya’da Türkiye’nin askeri olarak kalıcı hale gelme ihtimali Mısır’ı kasıyor.
Türkiye’nin tek başına oyun kurucu olmasını önlemek için de normalleşmenin önüne Libya’dan çekilme koşulunu koyuyor. Bunu Arap işlerine karışmama talebiyle dillendiriyor.
Türkiye’nin Suriye’deki askeri harekâtları da bu önkoşul çerçevesinde ele alınıyor.
Türkiye’nin normalleşme teklifinin teste tabi olması gerektiğini düşünüyorlar. O yüzden Katar’ın Türkiye için de yolu açacağı çıkarımları biraz iyimser kalıyor.
Kaynak: BBC