Nereye Gidiyoruz?
Bazen bir tiyatro oyununun içinde olduğumu düşünüyorum. Yaşadığımız olaylar, şahit olduğumuz içerikler inanılır gibi değil. Her şey bir şaka gibi. Kadın kadın gibi değil, erkek erkek gibi değil… Allah’ım, ne olacak bilmiyorum. Akıl sağlığımızı yitirmek üzereyiz. Biz böyle miydik? Sonumuz ne olacak, nasıl bir hal alacağız?
Hayatım boyunca kimseye karşı önyargılı olmamaya özen gösterdim. Her zaman temkinli oldum, dikkatli davrandım. İnsanları kırmamak için elimden geleni yaptım. Ama günümüzde yaşananlar, şahit olduklarım beni derinden üzüyor. Kadınlık, erkeklik, ilişki, saygı, hürmet… Hepsi birer kavram olmaktan çıkmış, içi boşalmış gibi. Her şey yapmacık, her şey sahte.
Peki, bu sahtecilik nereye kadar gidecek? Gerçek dostluklar, gerçek arkadaşlıklar nerede? Hayat, sanki sürekli bir “anda kal” telkiniyle geçiyor. “Sakin ol, kimseye bulaşma, tepkini gösterme…” Kendimi bu modda yaşarken buluyorum. Yanlış anlamayın, bunu sadece kendimden örnek vererek söylüyorum. Ama bazen tahammülümün tükendiğini hissediyorum.
Sabır çekiyorum. Çünkü insanları kırmak istemiyorum. Ancak kırılmak da istemiyorum. Ve bu çelişki içinde savruluyorum.
Her şeye rağmen insanlara karşı anlayışlı olmaya çalışıyorum. Belki de bu, bizi insan yapan şeydir. Ama yine de düşünmeden edemiyorum: Gerçek insani değerler nerede kaldı? Toplum olarak bu sahte maskeleri ne zaman çıkaracağız?
Belki de hepimizin bir durup kendimize sorması gerek: “Ne olduk, nereye gidiyoruz?”
Nihal Taş