Türkiye’de Yükselen Ses: Bir Kişiden Öte, Bir Davadan Fazlası
Bugün Türkiye sokaklarında yükselen ses, yalnızca bir kişiye ya da tek bir davaya karşı değildir. Bu, yıllardır biriken adaletsizliklerin, giderek derinleşen ekonomik krizin ve artan umutsuzluğun güçlü bir dışavurumudur.
Soruşturmaların odağında Ekrem İmamoğlu gibi görünse de, halkın tepkisinin arkasında bambaşka bir gerçeklik yatmaktadır. 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin elde ettiği başarı, erken seçim beklentisini ve toplumda değişim arzusunu güçlendirmiştir. Ancak, CHP’nin bu süreci bir fırsata çevirmeye çalışması, halkın taleplerini karşılamaya yetmemektedir. Çünkü mesele yalnızca seçim kazanmak değil; halkın adalet, geçim ve umut taleplerine gerçekçi ve samimi çözümler üretebilmektir.
Türkiye’nin Derinleşen Ekonomik Krizi
Bugün Türkiye’nin dört bir yanında geçim sıkıntısı giderek ağırlaşmaktadır.
• Tarım ve hayvancılıktaki yanlış politikalar, ithalat ve ihracattaki dengesizlikler, üreticiyi ezmekte ve tüketiciyi çaresiz bırakmaktadır.
• Emekliler geçinememekte, küçük esnaf ve çiftçi borç batağında boğuşmaktadır.
• Gençler geleceğe dair hayal kuramaz hale gelmiştir.
• Zengin ile yoksul arasındaki uçurum büyümekte, derinleşen eşitsizlik sosyal yapıyı tehdit eder boyuta ulaşmaktadır.
Bu nedenle sokaklarda tepki gösteren gençler, yalnızca eylemci değil, aynı zamanda çözüm arayan, seslerini duyurmak isteyen, geleceğini inşa etmeye çalışan bireylerdir. Bugünün gençleri, tek bir iktidarla büyümüş, değişim isteyen, alternatif yollar arayan bir kuşaktır.
Ancak, bu haklı tepkilere provokatörlerin sızması ve güvenlik güçleriyle halkın karşı karşıya getirilmesi, sorunu çözmek yerine derinleştirmektedir. Bugün ihtiyaç duyulan şey, siyasetin ayrıştırıcı değil, birleştirici bir dile yönelmesidir.
Muhalefetin Hataları ve Eksiklikleri
Bu noktada, muhalefetin eksiklerini de sorgulamak zorundayız.
• CHP, uzun süredir demokrasi vurgusu yapmasına rağmen, kendi içinde demokratik bir yapı oluşturamamıştır.
• Belediye başkan adaylarının belirlenme sürecinde, tabanın ve üyelerin görüşleri alınmadan yukarıdan dayatma yöntemleri kullanılmıştır.
• CHP, halkın beklentilerine net ve somut çözümler üretememiş, yalnızca “iktidara karşı olmak” üzerine kurulu bir muhalefet stratejisi geliştirmiştir.
• Muhalefet içinde sürekli olarak aynı iki isim (Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş) gündeme getirilmekte, halkın geniş katılımı sağlanmadan süreç ilerletilmektedir.
Tüm bu nedenlerle halkın muhalefete olan güveni de tam anlamıyla oluşmamıştır. CHP’nin kendi iç demokratikleşmesini tamamlamadan, halktan demokrasi talep etmesi inandırıcı bulunmamaktadır.
Adalet Sistemi ve Çifte Standartlar
Bugün Türkiye’de adalet yalnızca muhalefete karşı işletilen bir mekanizma haline gelmiştir.
• İktidara yakın olanlar hakkında yolsuzluk iddiaları gündeme gelse bile, hiçbir cezai işlem uygulanmamaktadır.
• Muhalefet belediyeleri ve temsilcileri üzerindeki baskılar ise giderek artmaktadır.
• Hukuk, siyaset tarafından belirlenen bir araç haline gelmiş, adalet kavramı güven kaybetmiştir.
Bunun en açık göstergesi, İBB’ye yönelik soruşturmalarda bazı isimlerin tutuklanması ve bazı isimlerin adli kontrolle serbest bırakılmasıdır. Ancak bu sürecin hukuki mi, yoksa siyasi bir hamle mi olduğu konusunda toplumda büyük bir şüphe oluşmuştur.
Türkiye Siyasi Kutuplaşmayı Aşmalı
Bugün Türkiye’nin AKP – CHP ikileminden çıkması, sığ siyasi kutuplaşmayı aşması gerekmektedir.
• Ne halk, yalnızca muhalefete oy vermediği için hain ilan edilmeli, ne de iktidara karşı çıktığı için düşman olarak görülmelidir.
• Bu anlayış sürdüğü sürece, ne demokrasi güçlenebilir ne de adalet sağlanabilir.
Çözüm Ne Olmalı?
Gerçek değişim, yalnızca iktidarın değişmesiyle değil, anlayışın ve yönetim tarzının değişmesiyle mümkündür.
• Kutuplaştırıcı değil, birleştirici bir siyaset anlayışı benimsenmelidir.
• Dayatmacı değil, katılımcı bir yönetim anlayışı oluşturulmalıdır.
• Susturucu değil, dinleyen bir yönetim mekanizması inşa edilmelidir.
Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, sadece bir partinin ya da liderin değişmesi değil; halkın ortak aklıyla yeni bir düzen kurulmasıdır.
Aksi halde, sistemin mağdurları değişse de mağduriyetin kendisi baki kalacaktır.
Nihal Taş yazdı.
📧 Her türlü soru ve geri bildiriminiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz: guncellhaberajans@gmail.com