Korkunun egemen olduğu topraklardaki insanlar hep ‘en cesuru’ oynarlarmış.
Bu sayede varlığını en derinde bildikleri ve nefret ettikleri korkaklıklarını kendilerine ‘Orwell’in hayvan çiftliğindeki gibi’ ustaca biçilmiş ‘yoldaşlık’ unvanlarıyla gayet güzel örtüşen ‘cesaret maskeleriyle’ gizlerken, aynı zamanda efendilerine ve ona ait ‘uydurma değerlere biat etmiş’ şekilde mankurtlaştırılmış zihinlerinin sahiplerine hizmet ederlermiş.
İç sorgulamaların kendilerini uyandırmasına müsade etmeyecek türden ‘bitmek tükenmek bilmeyen ‘sorumluluklar’ ve meşguliyetlerin’ hipnoz ettiği bu varlıklar her ne yapıyorlarsa ‘kutsal bir değer uğruna’ yapıyor olduklarına iman ederlermiş ve çoğu zaman en çirkin ve kirli emellere alet olurlarken, haberleri bile olmazmış, olamazmış.
Toplum psikolojisi çerçevesinde değerlendirince, bahsi geçen hipnozlu zihinlerin tahmin ettiğimizden daha büyük kalabalıkları işaret ettiği hakikati yaşam ümidimizi kesiyor, soluğumuzu keser gibi…
Bir derin nefes alıp omurgamızı düzeltelim ve yüzümüze kararlı, gerçek ve hakikate ait bir güç yerleştirelim.
Ve bir kez daha hatırlayalım:
‘Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.’
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Nihal TAŞ
GHA – İstihbarat Servisi