Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu.
Futbolcu yakalanmıştı ama karısının cesedi ortada yoktu.
Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu: “Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum.
Buna az sonra sizler de inanacaksınız. Birden 10’a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek… 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10…”
Bütün jüri üyeleri kapıya döndü; kimse girmedi içeri. Avukat bir savunma dâhisiydi. Son hamlesini yaptı: “Bakın siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz, içeri girecek düşüncesiyle kapıya doğru baktınız. Kararı buna göre vermenizi talep ediyorum.”
Ancak jüri, ünlü futbolcuyu suçlu buldu. Mahkeme çıkışında avukat, hâkime yaklaştı ve sordu: “10’a kadar saydığımda siz de herkes gibi kapıya doğru baktınız. Demek siz de, futbolcunun karısını öldürdüğü konusunda tam ikna olmadınız. Öyleyse neden böyle bir karara imza attınız?”
“Doğru” cevabını verdi hâkim. “Ben de herkes gibi kapıya baktım ama müvekkiliniz kapıya bakmıyordu.”
SONUÇ: En iyi analizi yapan kişi, herkes bir noktaya bakarken, o noktaya yönelen bakışları izleyen kişidir. Bakış açınızı ne kadar geniş tutarsanız, doğruya ulaşmanız o kadar hızlı olur…