Siyaset düşünen, siyaset yapan herkes önce şu bilimsel gerçeği kabul edecek. Siyaset bir tercihtir. Her tercih belli ilke, değer ve toplumsal çıkarlar üzerine yapılır. Yani her siyasi hareket önünde ve sonunda belli bir programı ve ideolojiyi yansıtır. ve siyaset toplumsal sorunları çözmek için vardır. birinci gerçek bu.
ikinci gerçek, hiç kimse inancını, etnik kökenini, bölgesini ve cinsiyetini seçemez. Dolayısıyla bunlar tercih konusu olamaz. Yani etnik köken, mezhep, cinsiyet ve bölge üzerine siyasi oluşum olmaz, siyaset yapılamaz. Sözü edilen toplumsal yapıların hakları ve özgürlük sorunlarını çözmek de siyaset kurumunun görevidir. Bunun için ne Kürt ya da çerkez olmaya, ne alevi ya da sünni olmaya, ne de doğulu ya da batılı olmaya gerek vardır. asıl yanlışı burada yapıyoruz. HDP bir siyasi parti eleştirmeye ya da suçlamaya kalkıyoruz. Hemen Kürtleri mi aşağılıyorsun yaftası geliyor. Bir siyasi parti liderini eleştiriyorsun, sen Alevi düşmanı mısın deniliyor.
Dedim ya, bir ülkede hiçbir parti hiçbir alt kimliği temsil edecek meşruiyeti yoktur. iki böyle bir şey siyaset tanımını doğasına aykırıdır. o zaman seçim yapmayalım, nüfus sayımı yapalım. kimin nüfusu çoksa o yönetsin ülkeyi. bakın bu saçmalık bizleri nereye getiriyor. bölgeciliği bırakalım, etnik kimlikçiliği bırakalım, mezhepçiliği bırakalım, bunlar siyasi değil, kültürel konulardır. O ayrı bir zemindir. Tabii lübnan, Irak ya da Afganistan olmak istemiyorsak..
GHA – İstihbarat Servisi
Nihal Taş