15 Temmuz 1987..
TURGUT ÖZAL ÖLDÜMÜ ÖLDÜRÜLDÜMÜ…Fatih Küpeli yazdı…
Apo’nun Suriye’de saklandığı yıllardır..
Başbakan Turgut Özal Suriye’ye gitti..
Uçakta Özal’ın yanında ayakta duran,
Rahat hareketleriyle dikkat çeken biri vardı;
MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas’dı..
Merhum Özal geziye,
Merhum Hiram Abas’ı da almıştı.
Çünkü PKK konusunda, Hafız Esad’a,
Büyük bir ders verecekti..
Görüşmeler sırasında Özal,
Birden bire Hafız Esad’a;
“Sayın Esad,
Bir ara,
Sizinle birlikte,
Bir Şam gezisi yapsak,
Şam’ın dillere destan güzelliklerini,
Seyreylesek” deyince;
Esad onu kırmamış,
Memnuniyetle konuğunu Şam gezintisine çıkarmıştı..
Özal, Esad’la birlikte arkada otururken,
MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas da önde,
Şoförün yanındaki yerini almıştı..
Bir süre şehir turu atıldı..
Sonra Özal,
Daha önceden,
Kendi aralarında gizlice Hiram ABAS’la kararlaştırdıkları gibi,
Hiram Abas’ın bir el işareti yaptığını gördü
Ve
Sohbeti bölücü başının Şam’daki ikametine getirdi;
“Sayın Esad!
Bakın ülkelerimiz kardeş. Din kardeşiyiz,
Tarihten gelen beraberliklerimiz,
Ortak değerlerimiz var..
Şu bölücü örgütün elebaşını Şam’da tutmaktan vaz geçin.
Ya bize teslim edin,
Ya da
Kovun gitsin.
Hiç değilse kardeş bildiğimiz Suriye’de olmasın”
Diye deyiverdi..
Hafız Esad da,
Derhal savunmaya geçerek,
O bildik sözlerini sıralamaya başladı..
“Bunu da nereden çıkarıyorsunuz Sayın Özal? Biz öyle şey yapar mıyız? Önceki şikâyetleriniz üzerine araştırdık,
Böyle bir şeyin olmadığını tespit ettik.
Sizlere de ilettik.
Ayrıca..”
Derken;
Merhum Özal,
Birden-bire,
Hiram Abas’tan ikinci işareti alarak,
Şoföre “dur!”
Diye bağırdı..
Özal, Esad’a dönerek;
“Burada değil diyorsunuz değil mi Sayın Esad?
Peki, o zaman,
Hep birlikte inelim arabadan
Ve
Şu eve bir girelim.
Bakalım kiminle karşılaşacağız?’
Diye söyledi..
Olayın etkisini artırmak için de,
Abas’a hitaben;
“Hangi evde kaldığını tespit ettiniz?”
Diye de sordu..
Abas da eliyle işaret ederek;
“Şu ev Sayın Başbakanım. Defalarca bölücü örgütün elebaşını girip çıkarken görüntülediğimiz ev,
Şu ev” dedi..
Özal tekrar Esad’a dönerek;
“Haydi Sayın Esad.
İnip bir kontrol edelim.
Bakalım orada kim varmış?’ diye üsteledi..
Esad o an mosmor olmuştu..
Belki de,
Suriye lideri,
Hayatında hiç bu kadar güç durumda kalmamıştı..
Bu arada konvoydaki güvenlik görevlileri de,
Neden durulduğuna anlam verememiş,
Aşağıya inip,
Sağa-sola koşuşturmaya başlamışlardı..
Esad;
“Lütfen gidelim Sayın Özal. Buralar pek güvenli değildir” diyebildi..
Özal da verdikleri dersin yeterli olduğuna kanaat getirerek,
Şoföre “gidelim” dedi..
Arabadan inene kadar kimse konuşmadı..
Öcalan’ın nerede olduğunu hep bildik.
Ancak bırak gereğini yapmanın,
Bildiklerimizi ortaya koymanın bile,
Ortaya koyanlara büyük maliyetleri oldu..
Çünkü kendi ülkemizde bile bizden güçlüydüler..
Özal
Ve
Abas,
Dünya’da kurulmuş en büyük terör çarkına çomak sokmuşlardı..
Özal’ın kurmaylarından biri, Şam’da olanları duyunca, “Eyvah, gitti Hiram!” dedi..
Evet,
Hiram Abas,
Türkiye’ye dönüşünde MİT’de müthiş komplolar girdabına düştü
Ve
Fazla dayanamayıp istifa etti..
Ekibi de,
MİT’ten uzaklaştırıldı
Ve
Sonrası da malum..
İstanbul’da infaz..
Merhum Abas,
İstanbul’un işlek bir semtinde vurulmasına rağmen,
Ambulans tam bir saat sonra geldi..
Öldüğü kesinlik kazandıktan sonra..
O da morga götürmek için..
Özal da bir yıl içinde gerçekleşen ANAP kongresinde,
Kartal Demirağ tarafından silahlı saldırıya uğradı..
Öldürüldüğünü iddia edenler çok.
Naçizane Bendeniz de, öldürüldüğüne inanlardanım..