Adnan Kahveci’nin Kuzeni Niyazi Kahveci’den Çarpıcı Tespitler: Toplumun Zihin Yapısındaki Problemler
İlâhiyat Profesörü Niyazi Kahveci, son dönemde yaptığı açıklamalarla gündemi sallayan önemli tespitlerde bulundu. Toplumun düşünsel altyapısını sorgulayan Kahveci, sadece dinî meseleler üzerinden değil, Türkiye’nin genel ekonomik ve sosyal yapısındaki eksiklikleri de derinlemesine ele aldı.
“Din Satılıyor, Ama Hiç Kullanılmıyor!”
Kahveci’nin ilk dikkat çeken söylemi, bu ülkede dinin en çok satılan fakat en az kullanılan şeylerden biri olduğunu vurgulamasıydı. “Halkın zihin yapısı problemleriyle dolu, bu problemlerin faturasını hep birlikte ödüyoruz.” diyen Kahveci, toplumun zihinsel ve manevi dönüşümünün yeterince sağlanamadığını ifade etti.
“Hastalıklı, Anakronik ve Şizofrenik Bir Kafa Yapısı!”
Kahveci, insanların 10 bin yıl öncesinin anlayışıyla bugünü yaşamaya çalıştığını belirterek, “Bu kafa birini büyütüp, sonra da gidip kendini ona öldürtüyor.” şeklinde sert bir tespit yaptı. Toplumun gelişim için gereken çağdaş düşünce biçiminden uzaklaştığını, bunun ise geleceği tehdit eden büyük bir tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Teknolojik İnsan Olmanın Zorunluluğu
Kahveci’nin konuşmasında bir diğer dikkat çeken nokta, teknolojik insan olmanın gerekliliğiydi. “Otuz yıl sonra ya teknolojik insan olacaksınız, ya da gereksiz insan. Mesele bu kadar basit.” diyerek, bu düşüncenin altını çizdi. Türkiye’nin yalnızca dışa bağımlı olarak üretim yapmaktan çıkarak teknolojiye dayalı bir kalkınma modeline geçmesi gerektiğini söyledi.
Ekonomik Yıkım ve Dışa Bağımlılık
Kahveci, Türkiye’nin ekonomik yapısına yönelik eleştirilerde de bulundu. “150 milyar dolar ihracatımız var, ancak 300 milyar dolar ithalatımız var.” diyerek, dışa bağımlı bir ekonominin sürdürülemez olduğunu belirtti. “Yeraltı kaynaklarımızı sattık, yer üstündekileri de sattık, şimdi havayı betonla doldurup onunla geçinmeye çalışıyoruz” diyerek ülkenin ekonomik darboğazını çarpıcı bir şekilde ifade etti.
Şeyhlik ve Şıhlık Kültürü
Bir diğer tespiti, “Şeyhlik, şıhlık kavramı 5000 yıl önceki totemizm anlayışının insana dönüşmüş halidir.” oldu. Kahveci, Türkiye’deki dini anlayışın çoğu zaman geleneksel düşüncelerle şekillendiğini ve bu anlayışın toplumsal gelişmeye engel oluşturduğunu söyledi.
Sömürgeci Bir Yaklaşım İçeride
Batı ülkelerinin dışarıda sömürgeci olmasını eleştiren Kahveci, Türkiye’deki sömürünün içeride, kendi halkını sömürme biçiminde olduğunu belirtti. “Kendi insanımızı sömürüyoruz. Buna ekonomik ensest ilişki deniyor.” diyerek, toplumsal ve ekonomik yapının düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
Felsefe, Bilim ve Akılcı Düşünme
Kahveci, Türkiye’de bir felsefe üniversitesinin açılmasının şart olduğunu belirtti. “Bilim, tarih ve sosyal bilimlerin bir felsefesi vardır. O yüzden teoloji felsefesi de dahil olmak üzere bir felsefe üniversitesi gereklidir.” açıklamasında bulunarak, toplumun daha analitik ve derinlemesine düşünmeye ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Ayrıca, “Kur’an üzerinde bütünsel bir çalışma yapılmadığı sürece, 1500 yıl öncesine takılıp kalırız.” diyerek, dini metinlerin çağdaş bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini vurguladı.
“21. Yüzyılda Dinsel Düşünme Yok”
Son olarak, “21. yüzyılda dinsel düşünme diye bir şey yoktur, olamaz” diyen Kahveci, çağın akılcı ve bilimsel düşünme çağı olduğunu belirterek, dindar olmanın yolu akılcılıktan ve bilimsel düşünmekten geçmelidir. Tespitleriyle, Türkiye’nin hem dini hem de sosyal yapısının modernize edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Sonuç olarak, Niyazi Kahveci’nin tespitleri, çağdaşlaşma ve kalkınma adına toplumun mental dönüşümüne yönelik önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Hem ekonomik hem de kültürel alanda yapılması gereken derin değişiklikler, toplumun geleceği için büyük önem arz ediyor