Karizmayı Çizdiren Putin: Tartus Deniz Üssü ve Çıkmazlar
Rusya’nın Suriye’deki Tartus deniz üssünü boşaltma kararı aldığı iddiaları, uluslararası arenada dikkat çekiyor. Ancak bu karar, pek çok stratejik ve lojistik sorunu da beraberinde getiriyor. Üsse ilişkin mevcut teçhizatın ve personelin akıbeti hala belirsizliğini koruyor. Belirsizlik, büyük ölçüde Rusya’nın mevcut gemi kapasitesinin sınırlamaları ve bölgedeki deniz yollarının durumu ile bağlantılı.
Montrö Sözleşmesi ve Boğazlar Üzerindeki Kısıtlama
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında Türkiye, Montrö Sözleşmesi’nin savaş dönemi hükümlerini devreye sokarak Rus ve Ukraynalı savaş gemilerinin boğazlardan geçişini kapattı. Bu durum, Tartus’taki personelin ve teçhizatın tahliyesi için deniz yolunun ana güzergahlarından birinin kapanması anlamına geliyor. Boğazların kapalı olması, Rusya’nın Akdeniz’deki varlığını büyük ölçüde kısıtladığı gibi, Tartus üssünden yapılacak tahliyeleri de oldukça zora sokuyor.
Rus donanması, önemli miktarda kargo ve personel taşıma kapasitesine sahip olsa da, Karadeniz’e giriş yapamayan bu gemiler, alternatif rotalar izlemek zorunda kalıyor. Alternatif güzergah ise oldukça zahmetli: Akdeniz’den Cebelitarık Boğazı’na, oradan da Avrupa’nın batısını dolaşarak Baltık Denizi veya Norveç ve Barents Denizi’ndeki kuzey limanlarına ulaşmak gerekiyor. Bu, hem lojistik hem de operasyonel açıdan ciddi bir maliyet ve zaman kaybı demek.
Avrupa’nın Tavrı ve Uluslararası Engeller
Rusya’nın bu tahliye rotasında bir başka önemli risk faktörü ise Avrupa ülkelerinin politik tavrı. Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar, Akdeniz ve Cebelitarık çevresindeki limanların ve deniz yollarının Rus donanması için daha az erişilebilir hale gelmesine yol açıyor. Teorik olarak, Rus gemilerinin bu güzergah boyunca herhangi bir engelle karşılaşmadan hareket edebileceği varsayılıyor. Ancak pratikte, Avrupa ülkelerinin Rus askeri gemilerine yönelik tavırları ve deniz hukukunun dinamikleri bu süreci karmaşıklaştırabilir.
Stratejik Kaybın Boyutları
Tartus deniz üssünün boşaltılması, Rusya için yalnızca lojistik bir sorun değil; aynı zamanda büyük bir stratejik kayıp anlamına geliyor. Suriye’deki Tartus üssü, Rusya’nın Akdeniz’deki en önemli deniz üssü konumunda. Bu üs, hem Rusya’nın bölgedeki askeri varlığını sürdürmesi hem de jeopolitik etkisini genişletmesi için kritik önemdeydi. Üssün tahliyesi, Moskova’nın Orta Doğu’daki etkisinin ciddi şekilde azalmasına neden olabilir.
Putin’in bu hamlesi, Rusya’nın sadece askeri alanda değil, diplomatik ve stratejik anlamda da güç kaybettiğine işaret ediyor. Tartus üssü, Rusya’nın Akdeniz’deki tek kalıcı askeri varlığıydı ve üssün boşaltılması, Kremlin’in bölgesel gücüne önemli bir darbe vurabilir. Ayrıca bu durum, ABD ve Avrupa’nın bölgede güç dengesini yeniden şekillendirme fırsatı bulmasına yol açabilir.
Sonuç: Zorlu Bir Yol ve Belirsiz Bir Gelecek
Tartus deniz üssünü boşaltma kararı, Rusya’nın içinde bulunduğu askeri, diplomatik ve lojistik sıkışıklığın bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Boğazlar üzerindeki kısıtlamalar, alternatif rotaların maliyeti ve uluslararası baskılar, bu süreci daha da karmaşık hale getiriyor.
Putin’in bu kararı, Rusya’nın Akdeniz’deki varlığını koruma çabalarının bir sınavı olacak gibi görünüyor. Ancak şu an için bu sınavın sonucunun ne olacağı tamamen belirsiz. Eğer Moskova, Tartus üssündeki teçhizatı ve personeli başarılı bir şekilde tahliye edemezse, bu durum hem sahada hem de uluslararası politikada ağır bir prestij kaybına neden olabilir.
HALKIN SESİ