Seher Polat’la Pazar Sohbeti: Hayata Dair Bir Mola
Yeni bir hafta başlamadan önce, hayatın telaşına kısa bir ara verelim. Pazar günleri, sadece dinlenmek değil, aynı zamanda kendimize dönmek, ruhumuzu ve zihnimizi toparlamak için de güzel bir fırsattır. Hayatın koşuşturması içinde kaçırdığımız değerleri, fark etmeden elimizden kayıp giden anları, sabrın ve şükrün anlamını biraz daha derinlemesine düşünelim. Çünkü hayat, sadece dün ve yarından ibaret değil; şu anı hissedebilmek de bir marifettir.
Sabır: Zorluklar Karşısında Sığınak
Hayat, her zaman istediğimiz gibi gitmez. Bazen beklenmedik zorluklarla, bazen de sabrımızı sınayan olaylarla karşılaşırız. İşte tam da böyle zamanlarda sabır, müminin en büyük dayanağıdır. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Sabredenlere mükâfatları hesapsız olarak verilecektir.” (Zümer, 10)
Sabır, sadece başımıza gelen musibetlere katlanmak değildir. Aynı zamanda kendi nefsimizle mücadele etmektir. Günah işlememek için sabretmek, harama el uzatmamak için direnmek, hayatta bir hedefe ulaşmak için emek verip sonucunu beklemek de sabrın farklı yönleridir.
Sabır, acele etmeden, zamana ve Rabbimizin takdirine güvenmektir. Çünkü bazen istediğimiz şeyin hemen olmaması, bizim için bir hayır olabilir. İnsan, yaşarken olayların perde arkasını göremez ama Allah, bizim için en hayırlısını bilir.
Şükür: Elindekinin Farkına Varabilmek
Pazar günü, biraz durup düşünme günü olsun… Ne kadar şükrediyoruz? Elimizde olanların farkında mıyız, yoksa hep eksiklere mi odaklanıyoruz? Kur’an-ı Kerim’de Allah şöyle buyuruyor:
“Eğer şükrederseniz, elbette nimetimi artırırım.” (İbrahim, 7)
Şükür, sadece dil ile “elhamdülillah” demek değildir. Şükür, elimizde olanı verimli kullanmak, sağlığımızı Allah yolunda değerlendirmek, sahip olduklarımızın kıymetini bilmektir.
• Gözümüz varsa güzelliklere bakmak,
• Dilimiz varsa hayır konuşmak,
• Ellerimiz varsa faydalı işler yapmak da şükrün bir parçasıdır.
Şükür, hayatımızın bereketini artıran en önemli anahtardır. Çünkü insan, sahip olduklarına şükrettikçe, Allah ona daha fazlasını verir.
Tevekkül: Ruhun Hafiflemesi
Çoğu zaman, her şeyi kontrol etmeye çalışarak kendimizi yıpratırız. Olması gerekenin, istediğimiz gibi olmasını isteriz. Ama unuturuz ki biz plan yaparız, Allah en hayırlısını takdir eder. Tevekkül, sadece “Allah’a güveniyorum” demek değil, aynı zamanda çaba gösterip sonucunu O’na bırakabilmektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tevekkülü şu güzel örnekle anlatır:
“Deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et.”
Yani, önce üzerimize düşeni yapmalıyız, sonra sonucu Allah’a havale etmeliyiz. İş ararken dua etmek güzeldir, ama çaba göstermeden tevekkül etmek doğru değildir. Şifa bulmak için dua ederiz ama tedavi olmadan iyileşmeyi bekleyemeyiz. Allah’ın takdirine güvenmek, insanı en büyük ruhsal yüklerden kurtarır. Çünkü biliriz ki, biz elimizden geleni yaptıktan sonra, gerisi en doğrusunu bilen Rabbimize kalmıştır.
Küçük Şeylerde Mutluluğu Bulmak
Mutluluk, bazen büyük başarılarda değil, küçük anların içinde saklıdır. Bir bardak sıcak çayın huzuru, bir dostun içten tebessümü, aileyle geçirilen sade bir akşam yemeği… Hayatın güzelliği, aslında büyük hedeflere ulaşmaktan çok, küçük şeylerin kıymetini bilmekten geçer.
Bugün kendimize bir iyilik yapalım: Şükredecek en az üç şey bulalım. Belki sağlığımız, belki sevdiklerimiz, belki de içimizi ısıtan bir güneş ışığı… Hayatın güzelliklerini fark ettikçe, ruhumuzun da hafiflediğini göreceğiz.
Yeni Haftaya Huzurla Başlamak İçin…
Pazar günleri, yeni bir haftaya hazırlanmak için güzel bir fırsattır. Haftaya başlarken içimizde şu üç duygu olsun:
1. Sabır – Her şeyin bir vakti olduğunu bilmek,
2. Şükür – Elimizdekilerin kıymetini anlamak,
3. Tevekkül – Üzerimize düşeni yaptıktan sonra Allah’a güvenmek.
Unutmayalım ki, hayat bazen zor, bazen kolaydır ama her an bir anlam taşır. Önemli olan, olaylara nasıl baktığımız ve nasıl bir duruş sergilediğimizdir. Sabırla, şükürle ve tevekkülle yaşarsak, en zor anlar bile bizi büyüten birer fırsata dönüşebilir.
Yeni haftaya umut ve huzurla başlamanız dileğiyle… Seher Polat’la Pazar Sohbeti haftaya yine burada!