Bizim Konya Teksas Oldu…
Son dönemde, Konya’nın Selçuklu ilçesinde yaşanan cinayet olayları, şehirdeki huzur ortamını ciddi şekilde sarstı. Bir tartışma sonucu, bir kadın, kocasını bıçaklayarak öldürdü. Ömer Ç. adlı adam, hayatını kaybederken, çiftin bir kız çocuğu olduğu öğrenildi. Olayın ardından kadın gözaltına alındı ve soruşturma başlatıldı. Ancak bu tür şiddet olaylarının giderek artması, Konya’nın sokaklarında eskiden var olmayan bir tür belirsizlik ve gerilim havası yaratıyor.
Konya, yıllarca, sakin, huzurlu ve geleneksel değerlerle yoğrulmuş bir şehir olarak tanındı. Ancak son yıllarda, özellikle aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet gibi olayların artışı, şehrin adeta “Teksas” gibi, çıkışsız ve patlamaya meyilli bir hale gelmesine yol açtı. Şiddet ve öfkenin, en yakınını tanıyan insanların arasında bile yükseldiği bir yer haline gelmek, şehrin toplumsal yapısına ciddi zararlar veriyor.
Konya’da, günden güne artan şiddet olayları, şehirdeki güvenlik duygusunu zedelerken, bu tip olaylar yalnızca can kaybına değil, aynı zamanda toplumun ruh sağlığına da zarar veriyor. Çiftlerin, tartışmalarını şiddetle çözmeye kalkmaları, o aileyi etkilerken, tüm toplumu da travmatize ediyor. Bir cinayet, bir trajedi olarak kalmıyor, toplumun her bireyine, öfkenin kontrolsüz bir şekilde nasıl tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini hatırlatıyor.
Konya’nın “Teksas”a dönmesi, sadece güvenlik önlemlerinin yetersizliğini değil, aynı zamanda toplumun değişen değer yargılarını, aile içindeki iletişim kopukluğunu ve öğrenilmiş öfke kültürünü de gözler önüne seriyor. Bu olayın, şehirdeki huzuru korumak ve benzer trajedilerin yaşanmaması adına derinlemesine bir farkındalık yaratması bekleniyor. Şiddetin her türlüsüne karşı daha etkili mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi, şehirdeki refah seviyesinin ve güvenlik algısının yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Konya’nın “Teksas”a dönüşmesini istemiyoruz, ama bunun olmasının önüne geçmek, yalnızca güvenlik güçlerinin değil, toplumun da el birliğiyle yapacağı bir iş. Konya’nın sokaklarında huzuru yeniden bulabilmek için, sevgi ve saygı temelli bir yaşam tarzının toplumun her kesimine aşılanması şart.
Behiye Yalçın